Diğer

Ankara’nin Iki Bölgesindeki 40 Yas ve Üzeri Kadinlar ile Bazi Okullardaki Kadin Ögretmenlerde Osteoporoz Bilgi Düzeyi ve Risk Faktörü Sikligi

  • Sabahat Tezcan
  • Nuket Subasi
  • Hakan Altintas

Turk J Osteoporos 2002;8(4):-

ÖZETBu derlemenin amaci kadinlar arasinda yapilmis üç çalismanin osteoporoz risk faktörleri sikligi ve kadinlarin osteoporoz ile ilgili bazi bilgilerinin saptanmasi ve bu bulgularin topluca ilgililerin dikkatine sunulmasi ile kronik hastaliklar ile ilgili bilgi birikimine katkida bulunmaktir. Arastirmalara iki Saglik Ocagi bölgesinden 40 yas ve üzeri 600 kadin (I arastirma) bir bölgedeki iki okuldan 170 (II. arastirma) ve bir ilkögretim okulundan 80 kadin (III. arastirma) ögretmen katilmistir. I. arastirmadaki kadinlarin %16.2’si osteoporoz açisindan risk tasimazken, %40.8’i 1-2, %6.6’ si 5 ve üzeri sayida risk faktörüne sahiptir. II. arastirmada osteoporoz açisindan risk tasimayan yoktur, %50.0’si 3-4, %44.7’si 5 ve üzeri risk faktörüne sahiptir. III. arastirmada da osteoporoz açisindan risk tasimayan ögretmen bulunmamaktadir, %9.6’si 5 ve üzeri risk faktörüne sahiptir. I. arastirmadaki kadinlarin %86.2’si, II. arastirmadaki ögretmenlerin ise %7.5’i osteoporozun tanimini bilmemektedir. Osteoporozun nedeni I. arastirmada %34.7, II. arastirmada %13.6 oraninda bilinmemektedir. Osteoporozun tani metodlari I. arastirmada %57.0, II. arastirmada ise %37.2 bilinmemektedir. Her iki çalismada da osteoporoz ile ilgili esas bilgi kaynagi televizyondur, saglik personeli her iki grupta da ancak üçüncü sirada yer almistir. Osteoporoza yönelik saglik egitimlerinde görsel medyanin olumlu katkisi açiktir. Ancak esas bilgi kaynagi olan saglik personelinin daha fazla çaba harcamasi gerektigi düsünülmüstür.Anahtar kelimeler: Osteoporoz risk faktörleri, Türk kadinlari.SUMMARYThe aim of this review is to ascertain the osteoporosis risk factors and the knowledge level of women about osteoporosis which were obtained from three studies conducted with women; and submitting these data to the attention of authorities  while providing new data to the existing research and data on osteoporosis. 600 women from two health center regions (study I), 170 female teachers from two schools in the same region (study II) and 80 female teachers from a preliminary school (study III) participated in the study.  In the first study,  while 16.2% of the women had no risk of osteoporosis, 40.8% of them had 1-2, 6.6% of them has 5 or more risk factors. In the second study, there was nobody who had no risk of osteoporosis. While 50.0% of them had 3-4, 44.7% of them had 5 or more risk factors. In the third study, there is nobody who had no risk of osteoporosis. 9.6% of them had 5 or more risk factors. 86.2% of the women in the first study, and 7.5% of teachers in second study had no information about the definition of osteoporosis. The cause of osteoporosis was not known by 34.7% of the women in the first, and 13.6% of the teachers in the second study. The diagnostic methods of osteoporosis were not known by 57.0% of the women in the first and %37.2 of the teachers in the second study. The main information source was television in both studies, health professionals were on the third rank in both groups.The support of visional media is definite on the health education about osteoporosis, but it is thought that  the health professionals, who are the main information source, need to be more involved in such education.Key words: Osteoporosis, risk factors, Turkish women

GIRIS

Türk toplumu yaslanmaktadir. Yaslanma bireyde fiziksel ve ruhsal yönden gerilemeye neden olan dogal bir süreçtir. Yaslilikta bireyler fiziksel ve ruhsal güçlerini bir daha yerine getiremeyecek sekilde zaman içerisinde kaybetmektedirler (1). Yasli nüfus olarak tanimlanan 65 yas ve üzeri nüfusun toplam nüfusumuz içindeki payi Ikinci Dünya Savasi sonrasi (1945) %3.4 iken (638 866 kisi), 1965’te %4.0, (1 255 656 kisi )1975’te %4,6 (1 855 995 kisi), 1990 yilinda %4.3 (2.417.363 kisi) olmustur. Yapilan tahminlere göre yasli nüfusun toplam nüfus içindeki payi 2010 yilinda %6.0’ya (yaklasik 5 milyon kisi), 2025’te %9.0’a (yaklasik 9 milyon kisi) ulasacaktir (2). Ülkemizde 25 yil sonrasinda yaklasik her on kisiden birisi 65 yas üzerinde olacaktir. Bu degisime paralel olarak kronik-dejeneratif hastaliklarin görülme sikliginda artis vardir ve daha da artmaya devam edecektir. Kronik-dejeneratif hastaliklar süregen karakterli, bireyin yasam kalitesini olumsuz etkileyen, tedavisi ileri uzmanlik gerektiren, komplikasyonlari fatal seyredebilen veya sakatliga yol açabilen, izleme ve tedavileri yüksek maliyetli hastaliklardir. Bu nedenle sagliga ayrilan kaynaklarin sinirliligi dikkate alinirsa kronik hastaliklarin olasi risk faktörlerinin belirlenmesi ve bu faktörleri ortadan kaldirmaya yönelik birincil koruma çalismalarinin, yanisira komplikasyonlar ortaya çikmadan bu hastaliklarin erken tani ve tedavisi özel önem tasimaktadir. Ayrica toplumun kronik hastaliklarin olasi risk faktörlerini bilmesi ve gerekli yasam degisiklikleri ile hastaliklarin ortaya çikmasini önlemek konusunda yeterli bilgiye sahip olmasi gerekmektedir.Kronik hastaliklar içinde degerlendirilen ve kemik metabolizmasi hastaligi olan osteoporoz önemli bir kadin sagligi sorunudur, çünkü bu sorunu yasayanlarin %80’ini kadinlar olusturmaktadir. Dünya Saglik Örgütü (DSÖ) degerlendirmelerine göre osteoporoz dünyadaki postmenopozal dönemdeki kadinlarin %30’unu etkileyen bir saglik sorunudur ve bu sorun kirik olusmasi açisindan belirgin ölçüde risk artisi yaratmaktadir. Öyle ki kadinlar arasinda tüm yasamlari boyunca osteoporoza bagli kirik meydana gelme riski %40’a yakinken, bu risk erkeklerde sadece %13’tür (4).Osteoporoz düsük kemik kitlesi ve kemik dokusunun mikroyapisinin bozulmasi sonucu kemik kirilganliginin ve kirik olasiliginin artmasi ile karakterize yaygin bir iskelet sistemi hastaligidir. Preklinik dönemde hastalik kirik olmaksizin sadece düsük kemik kütlesi ile karakterlidir, bu asemptomatik dönem osteopeni olarak adlandirilir. (Tablo 1).Osteoporoz tanisinda DSÖ ilk kez 1994’te kemik mineral yogunluguna dayanan bir siniflama gelistirmistir. 1996 Dünya Osteoporoz Kongresi’nde (Amsterdam) DSÖ tani kriterleri kullanilarak osteoporoz Dual Enerji X-Ray Absorbsiyometre (DXA) ile elde edilen degerlere ve kirik varligina göre yeniden tanimlanmis ve tüm dünyada bu ortak tanim kullanilmaya baslanmistir. Bu tanima göre genç, saglikli eriskin kadina göre kemik mineral yogunlugunun (BMD) veya kemik mineral içeriginin (BMC) ±1 standart sapma (SD) arasindaki degerlerde olmasi normal olarak degerlendirilirken, BMD veya BMC genç, saglikli eriskine göre –1.0 SD ile –2.5 SD arasinda ise osteopeni (düsük kemik kütlesi) olarak tanimlanmaktadir. BMD veya BMC’nin degeri genç eriskine göre –2.5 SD’dan daha asagida ise osteoporoz olarak degerlendirilirken, BMD veya BMC’nin degerinin genç eriskine göre –2.5 SD’dan daha asagida olmasi ve bir veya birden fazla kirik bulunmasi ise yerlesmis osteoporoz olarak tanimlanmaktadir. DSÖ bir toplumda DXA ile ölçülen kemik mineral yogunluklarinin normal dagilima uymasindan yola çikarak genç, saglikli eriskin kadinlarin kemik mineral densitelerinin ortalamalarini referans almis ve bu siniflamayi gerçeklestirmistir. Bu siniflandirma için kemik mineral yogunlugunun DXA Yöntemi ile ölçülmesi gerekmektedir (5). Olusum nedenine göre osteoporoz, primer ve sekonder osteoporoz olarak ikiye ayrilir. Primer Oosteoporoz ise kendi içinde tip I (post menopozal) ve tip II (senil) osteoporoz olarak iki grupta incelenmektedir. Tüm osteoporoz vakalarinin %95’ini primer osteoporoz vakalari olusturmaktadir (6). Primer ostoeporoz için bilinen risk faktörleri; ileri yas, cinsiyet (kadin), irk (Asya, Kafkas irklari), geç menars, amenore, erken yasta menopoz, nulliparite, düsük beden kitle indeksi, minyon vücut yapisi, aile öyküsü, sigara, alkol ve kafeinli içeceklerin sik-fazla tüketilmesi, diüretikler, antiasitler, heparin ve kortikosteroidler gibi bazi ilaçlarin sürekli kullanilmasi, sedanter yasam, immobilizasyon, yeterli ve dengeli beslenmeme seklinde siralanabilir (3,4,4,5,4,5,6,4,5,6,7,4,5,6,7,8).Bugün dünyanin degisik bölgelerindeki osteoporoz prevalansi ile ilgili bilgiler yetersizdir. Bu konuda yapilan çalismalar bu nedenle hastaneye yatirilan osteoporoza bagli kalça kiriklarina dayanilarak gerçeklestirilmektedir. 1990 yilinda tüm dünyada 1.7 milyon kalça kirigi vakasi hastanelere kabul edilmistir. Kiriklarin cografi dagilimi, insidansin kadinlarda erkeklerden yüksek olmasi, Kafkasya kökenlilerde daha sik görülmesi sebebi ile homojen degildir (9,10).Osteoporoza bagli mortaliteden esas olarak kiriklar sorumludur. Vertebra ve ön kol kiriklari zor iyilesmeleri, vertebra kiriklarinin da çok agrili seyretmesi nedeni ile hastanin yasam kalitesi bozulurken, kalça kiriklarinin özellikle yaslilarda mortalitesinin yüksek oldugu görülmektedir. Öyle ki kalça kirigi olusan hastalardan %12-%20’si bir yil içinde ölmektedir. Chirschilles ve arkadaslarina göre kalça kirigi olan kadinlarin %10’u günlük yasam aktivitelerini gerçeklestirebilmek için baskalarinin yardimina gerek duymakta iken %19’u uzun süreli bakim gereksinmektedir (12).Kaybolan kemigin tekrar yerine konmasi ve komplikasyonlar olustugunda tedavisi zor, pahali ve uzun zaman istemektedir. Sadece Amerika Birlesik Devletleri’nde osteoporoz’a bagli kiriklar için 1995 yilinda 13.8 milyar dolar harcanmistir. (12). Dolayisi ile basta hekimler olmak üzere tüm toplumun hastaligi tanimasi önem tasimaktadir. Olasi risk faktörlerinden degistirilebilecek olanlarin giderilmesi ile hastalik riski azaltilabilecek ve hastaligin toplum içindeki sikliginda düsme saglanabilecektir. Osteoporozlu kisilerin erken tani ve tedavisinin yanisira yasam tarzi düzenlemesi ile osteoporoza bagli agri, postür bozukluklari, özürlülük, kiriklar ve kiriklara bagli ölümler azaltilabilecektir. Osteoporozun komplikasyonlar ortaya çikmadan tani konmasi zor bir hastalik olmasi nedeniyle osteoproz riskini tanimlayacak metodlara ihtiyaç duyulmaktadir. Bu anlamda kullanilan metodlar; Kemik kütlesinin degerlendirilmesi; kemik kaybinin belirlenmesi; risk faktörlerinin klinik olarak saptanmasidir. Osteoporozu tanimlamaya yönelik tetkiklerin en kolayi risk faktörlerinin belirlenmesidir (13). Bu nedenle osteoporoza yol açan risk faktörlerini belirlemek, erken tani koymak ilerlemis bir osteoporozu önlemekten daha etkili daha kolay ve maliyet etkin bir yaklasim olarak degerlendirilmektedir.Asyali olan Türk kadinlari, beyaz irktan gelmeleri, sigara, çay kahve ve kolali içecekleri artan miktarlarda tüketmeleri, yeterli ve dengeli beslenme aliskanliginin olmamasi, sedanter yasam özelliklerine sahip olmalari nedeniyle osteoporoz için risk faktörü olarak degerlendirilen birden fazla faktörü bir arada tasimaktadirlar. Bu nedenle osteoporoz Türk kadinlari için önemli bir halk saglik sorunu haline gelmistir.Bu derlemede 1999 yilinda Hacettepe Üniversitesi Tip Fakültesi Halk Sagligi Anabilim Dali’nda iki saglik ocagi bölgesinde yasayan 40 yas üzeri kadinlar ve Ankara’daki çesitli okullarda çalisan bir grup kadin ögretmen arasinda yapilan ve ardarda gerçeklestirilmis olan üç çalismanin verileri birlikte sunularak bu gruplardaki kadinlarin osteoporoz risk faktörlerinin sikligi ortaya konulmaya çalisilmistir (14,15,15,16). Bu üç arastirmanin ortak amaci arastirmalara katilan kadinlarda osteoporoz ile ilgili oldugu düsünülen bazi risk faktörlerinin boyutunun saptanmasi, bazi sosyodemografik özelliklerinin belirlenmesi ve konu ile ilgili olarak kadinlarin bilgilendirilmesidir. Ayrica iki çalismada ise arastirmaya katilan kadinlarin osteoporoz ile ilgili bazi bilgileri saptanmaya çalisilmistir. Bu derlemenin amaci ise bu ortak amaçlar dogrultusunda yapilmis olan üç arastirmanin bulgularini topluca ilgililerin dikkatine sunmak ve kronik hastaliklar ile ilgili bilgi birikimine katkida bulunmaktir.


GEREÇ VE YÖNTEM

Bu çalismada HÜTF Halk Sagligi Anabilim Dali’nda gerçeklestirilen biri kesitsel, ikisi tanimlayici üç saha çalismasinin bulgulari bir araya getirilmis ve tartisilmistir. Arastirmalar Mart-Agustos 1999 tarihleri arasinda gerçeklestirilmistir.


BULGULAR VE TARTISMA

Batikent Saglik Ocagi Bölgesi’ndeki arastirmaya (I. arastirma) katilan kadinlarin %56.8’i (341 kadin) 40-49 yas grubunda, %29.0’i 50-59 yas grubunda, %14.2’si ise 60 yas ve üzerindedir (Ortanca yas=48). Okul arastirmalarindaki ögretmenlerin yaslari ise çalisiyor olmalari nedeniyle daha gençtir. Yas dagilimi Gülveren’de (II. arastirma) 23-45 yas arasinda (Ortanca yas=30), Oran’da (III. arastirma) 24-53 arasinda (Ortanca yas=41) degismektedir. I. arastirmadaki kadinlarin %45.5’i ilkokul mezunu iken lise ve üzeri egitim alanlarin yüzdesi sadece %9.1’dir. Okul arastirmalarinda ise ögretmenlerin II. arastirmada %83.7’sinin, III. arastirmada %51.8’inin fakülte mezunu oldugu saptanmistir. Kadinlarin medeni durumlarina bakildiginda ise I. arastirmadaki kadinlarin %87.0’inin halen evli oldugu %1.5’inin hiç evlenmemis oldugu saptanmistir. Ögretmenlerin ise II. arastirmada %87.5’inin evli oldugu saptanirken, %10.0’unun bekar oldugu, III. arastirmada ise %93.5’inin halen evli, %6.0’sinin ise bekar oldugu görülmüstür. I. arastirmada kadinlarin sadece %8.3’ü (50 kadin) çalismaktadir. %70’i ise hiç çalismamistir. Bu durum bu arastirmadaki kadinlarin büyük bölümünün ögrenim düzeylerinin düsük olmasi ile açiklanabilir (Tablo 2).I. arastirmada kadinlarin %5.7’si (34 kadin) hiç gebe kalmamistir. Dogurganlik yasini geçmis olmalari nedeniyle bu kadinlarin osteoporoz açisindan risk tasidiklari söylenebilir (Tablo 3).I. arastirmada kadinlarin %1.3’ünün (8 kadin), II. arastirmada ögretmenlerin %6.2’sinin (5 kadin), III. arastirmada ise %1.2’sinin (2 kadin) vücut kitle indekslerinin %18.5’ten küçük oldugu (çok zayif, ince) saptanmis olup osteoporoz açisindan risk tasidiklari görülmüstür (Tablo 3).I. arastirmada kadinlarin sadece %1.0’inin (6 kadin), II. arastirmada kadin ögretmenlerin %7.5’inin (6 kadin), III. arastirmada ise %11.8’inin (20 kadin) yetersiz kalsiyum aldigi bulunmustur. Bu durum kisi basina düsen süt tüketiminin diger bati ülkelerine göre az olmasina karsin geleneksel Türk mutfaginda yogurt, un tarhanasi, peynir, sütlü tatlilar, ayran gibi kalsiyumdan zengin besinlerin çok tüketilmesi ile açiklanabilir. Ayrica bir Akdeniz ülkesi olmasi nedeniyle sahip oldugu iklim yapisi da kadinlarin kemik metabolizmalari üzerinde olumlu etki yapmaktadir (Tablo 3).Kadinlarin I. arastirmada %39.2’si, kadin ögretmenlerin II. arastirmada %61.2’si (49 kadin), III. arastirmada ise %65.9’u (112 kadin), sigara içmektedirler. I. arastirmada %10.1’inin (61 kadin), II. arastirmada %48.7’sinin (39 kadin), III. arastirmada %50.3’ünün (86 kadin) alkol kullanma öyküsü vardir. Ayrica kadinlarin I. arastirmada %11.9’unun (69 kadin), II. arastirmada %12.5’inin (10 kadin), III. arastirmada %4.2’sinin (7 kadin) günde 10 bardak ve üzeri çay tükettigi, I. arastirmada %0.6’sinin (2 kadin), II. arastirmada %2.5’inin (2 kadin), III. arastirmada ise %8.1’inin (8 kadin), günde 3 fincandan fazla kahve içtigi saptanmistir (Tablo 3). I. arastirmada kadinlarin %57.5’inin (345 kadin), II. arastirmada %69.6’sinin (56 kadin), III. arastirmada ise %68.2’sinin (116 kadin) fiziksel aktivite yapmadiklari bulunmustur. Oysa osteoporoz’dan korunmada herhangi bir yasta baslanan sürekli ve ayni düzeyde yapilan yürüyüs, kosu gibi kemiklere yük bindiren egzersizlerin, postmenopozal dönemde yapilan kuvvet artirici tipteki fizik egzersizin önemli oldugu gösterilmistir. Ayrica fizik egzersiz sahip olunan kemik kütlesindeki kaybin da önüne geçmektedir (6,7). Kadinlarin egzersiz yapmama nedeni olarak çocukluk döneminden baslayarak egzersiz yapma aliskanliginin verilmemesi, spor alanlarinin kisitliligi, ayrica toplumun kültüründe egzersiz kavraminin bulunmamasi olabilir (Tablo 3).Kadinlarin I. arastirmada %10.7’sinin (64 kadin), II. arastirmada %8.7’sinin (7 kadin), III. arastirmada %14.7’sinin (25 kadin) hipertiroidi tanisinin bulundugu görülmüstür. Tiroid hormonunun kemik rezorbsiyonunu artirici etkisi bulundugundan bu kadinlar osteoporoz açisindan risk altindadir. Ayrica I. arastirmada %9.3’ünün (56 kadin), III. arastirmada %1.8’inin (2 kadin) diyabet tanisi aldigi görülmüstür. II. arastirmada diyabet tanisi almis ögretmen yoktur. Insülin hormonunun osteoblastik aktiviteyi artirici ve kemik büyümesi üzerindeki olumlu etkisinden diyabetlilerin faydalanmamasi nedeniyle diyabetli kadinlar osteoporoz riski tasimaktadirlar (Tablo 3).I. arastirmada kadinlarin geçmiste sadece %6.8’inin (41 kadin), III. arastirmada %7.1’inin (12 kadin) 2 aydan uzun süreli yataga bagli kaldigi saptanmistir. II. arastirmada uzun süreli immobilizasyon öyküsü olan ögretmen yoktur. Uzun süreli immobilizasyon osteoporoza zemin hazirlayan bir faktördür. Ayrica osteoporoz açisindan önemli bir bulgu olan minör travma ile olusan kirik, I. arastirmada yasayan kadinlarin %0.5’i (3 kadin), II. arastirmada ögretmenlerin %13.7’si (11 kadin), III. arastirma ise %8.8’i (15 kadin) tarafindan bildirilmistir. Ailede kirik öyküsü kadinlarin I. arastirmada %13.8’inde (83 kadin), II. arastirmada ögretmenlerin %5’inde (4 kadin), III. arastirmada ise %14.7’sinde mevcuttur. Ailede kirik öyküsü osteoporoza yatkinlik açisindan önemli bir risk faktörü olarak degerlendirilmektedir (3,4,4,5,4,5,6) (Tablo 3).Oral kontraseptif kullaniminin osteoporoza bagli kirik riskini azalttigi bilinmektedir. I. arastirmada kadinlarin %30.5’inin (183 kadin), II. arastirmada %21.8’inin (17 kadin), III. arastirmada ise %25.9’unun (44 kadin) gebelikten korunma veya tedavi amaçli oral kontraseptif kullandigi saptanmistir (Tablo 3).Cerrahi, erken (40 yasindan önce) menopozun, 12 aydan uzun süreli laktasyonun osteoporozun ortaya çikisini hizlandirdigi bilinmektedir. I. arastirmada görüsülen kadinlarin 40 yas üzeri olmalari nedeniyle %52.0’si (312 kadin) menopozda oldugunu söylemistir. Kadinlarin %10.1’inin (32 kadin) cerrahi nedeniyle menopoza girdigi saptanmistir. II. arastirmada ögretmenlerin yaslarinin genç olmasi nedeniyle sadece 1 ögretmen menopozdadir. III. arastirmada ise ögretmenlerin %12.5’i (21 kadin) menopozda oldugunu belirtmistir. I. arastirmada kadinlarin %97.5’i (553 kadin) çocuklarini emzirmistir. Çocuklarini emziren kadinlarin %80.8’inin (447 kadin) 12 aydan uzun süre çocuklarini emzirdikleri, %5.7’sinin (34 kadin) hiç gebe kalmadigi saptanmistir. II. arastirmada %63.8’i (51 kadin), III. arastirmada ise %87.1’i (148 kadin) çocuklarini emzirirken, 12 aydan uzun emzirenler II. arastirmada %33.9 (20 kadin), III. arastirmada ise %17.9’dur (18 kadin) (Tablo 3).Tüm bu bulgulara karsilik I. arastirmada kadinlarin sadece %19.7’sinin II. arastirmada 1 kadinin, III. arastirmada ise %7.3’ünün (12 kadin) osteoporoz nedeniyle bir saglik kurumuna basvurmus olduklari belirlenmistir (Tablo 3).Bu bulgulara göre I. arastirmada kadinlarin %16.2’sinin (97 kadin) osteoporoz açisindan hiçbir risk tasimadigi saptanmistir. Kadinlarin %40.8’inin (205 kadin) 1-2, %52.6’sinin (265 kadin) 3-4, %6.6’ sinin (33 kadin) 5 ve üzeri sayida risk faktörüne sahip oldugu saptanmistir. II. arastirmada risk tasimayan ögretmen bulunmamaktadir. Risk faktörlerinin sayisinin dagilimina bakildiginda % 45.1 (36 kadin) 1-2, %45.1’si (36 kadin) 3-4 risk faktörüne, %9.6’si (8 kadin) 5 ve üzeri risk faktörüne sahiptir (Tablo 4). III. arastirmada da osteoporoz açisindan risk tasimayan ögretmen yoktur, ögretmenlerin %5.3’ünün (9 kadin) 1-2, %50.0’sinin (85 kadin) 3-4, %’44.7’sinin (76 kadin) 5 ve üzeri risk faktörüne sahip oldugu görülmektedir. I. arastirmanin aksine II. III. arastirmalarda tasimayan kisi olmamasi, 5 ve üzeri risk faktörü tasiyan kadinlarin sayisinin I. arastirmaya katilan kadinlardan daha fazla olmasi dikkat çekicidir. Ancak bu iki çalismanin da tanimlayici nitelikte olmasi nedeniyle bu durum Ankara’daki tüm ögretmenlere genelenemez. I. arastirmadaki 40 yas ve üzeri kadinlar ile II. arastirmanin yapildigi Gülveren Lisesi ve Ilkögretim Okullarindaki ögretmenlere osteoporoz hakkindaki bilgi düzeylerini saptamak amaciyla bazi sorular yöneltilmistir. Buna göre I. arastirmadaki kadinlarin %86.2’sinin (517 kadin) osteoporoz tanimini bilmedigi saptanmistir. II. arastirmaya katilan ögretmenlerden sadece %7.5’i (6 kadin) bilmemektedir. I. arastirmada osteoporoz için risk grubu olarak degerlendirilen yaslarda olan kadinlarin büyük kismi tarafindan osteoporoz taniminin bilinmemesi düsündürücüdür. Bu durumun nedeni osteoproz ile ilgili bilgilere yazili ve görsel basinda yeterli yer verilmemesi, ayrica bu bölgede görevli saglik personelinin konuya gereken önemi vermemesi olabilir. Ayrica iki grup arasinda osteoprozun tanimini bilme açisindan belirgin bir fark vardir. Bu fark ögretmenlerin ögrenim düzeyinin I. arastirmaya katilan kadinlardan yüksek olmasina baglanmistir. Osteoporozun nedeni I. arastirmadaki kadinlarin %34.7’si (208 kadin) tarafindan bilinmemektedir. II. arastirmaya katilan kadin ögretmenlerin ise %13.6’si (11 kadin) osteoporozun nedenini bilmemektedir. Hastaligin nedeninin bilinmesi korunma önleminin de bilinmesini saglamasi açisindan önemlidir. Ancak iki arastirmanin bulgularina göre Batkent’te daha büyük boyutta olmak üzere çok sayida kadinin osteoporozun nedenini bilmedigi görülmektedir. I. arastirmadaki kadinlarin %57’si (342 kadin) osteoporozun tani metodlarini bilmemektedir. Osteoprozun tanisinin hangi yöntemlerle konuldugunu bilmeyenlerin boyutu II. arastirmada % 37.2’dir (29 kadin). I. arastirmadaki kadinlarin %67.2’si (403 kadin), II. arastirmaya katilan kadin ögretmenlerin %68.5’i (55 kadin) osteoporozun önlenebilir bir hastalik oldugunu bilmektedir. Her iki çalismada da osteoporoz ile ilgili esas bilgi kaynaginin televizyon oldugu saptanmistir (I. arastirma %39.5; II. arastirma %51.3). Saglik personeli osteoporoz ile ilgili bilgi kaynagi olarak her iki grupta da ancak üçüncü sirada belirtilmistir (Tablo 5). Osteoproz ile ilgili olarak yapilacak saglik egitimlerinde görsel medyanin olumlu katkisi açiktir. Ancak esas bilgi kaynagi olmasi gereken kisiler olan saglik personelinin bu konuda daha fazla çaba harcamasi gerektigi düsünülmüstür.


TESEKKÜR

Bu makalede bazi sonuçlari bir arada sunulan üç arastirmanin gerçeklestirilmesinde büyük emegi geçen Int Dr. R.Girgin, Int Dr. H. Ismailko, Int Dr. S. Melek, Int Dr. E. Sahin, Int Dr. A. Zeki, Int Dr. N. Orhan, Int Dr. R.E. Tekin, Int Dr. A. Yazal, Int Dr. I.B. Yildirim, Int Dr. Y. Aydin, Int Dr. I. Çikrikçi, Int Dr. B. Dogu G. Erdem, Int Dr. E. Kutsal’a tesekkür ederiz.


1. 1.Akaydin M, Kutlu N. 1. Ulusal Yaslilik Kongresi Bildiriler Kitabi içinde, “Yaslilarin Hazir Giyime Yönelik Sorunlari Üzerine Bir Arastirma” Ankara, 10-11 Ekim 2001, s:. 0;0:230-245.

2. 2. Duyar I, Özener B. 1. Ulusal Yaslilik Kongresi Bildiriler Kitabi içinde, “Nüfus Sayim Sonuçlarina Göre Türkiye’de Yasli Nüfusun Degisimi”, s:. 0;0:365-374.

3. Eryavuz M. Osteoporoz tanimi ve siniflamasi. Prospect . 1998;2:101-103.

4. Bahman YF, Per-Gunnar P, Michaelson K, Baron JA, Alberts A, Moradi T, Ljunghall S. Physical activity and hip fracture: a population-based case-control study. International Journal of Epidemiology . 2000;29:308-314.

5. Levinson W, Altkorn D. Primary prevention of postmenopozal osteoporosis, JAMA . 1998;0:0-0.

6. Chirschilles EA, et al. A model of lifetime osteoporosis. Impact. Archives of Internal Medicine, . 1991;151:2026-2032.

7. , Santora AC, Sherwood LM, JAMA 2001;. , Santora AC, Sherwood LM, JAMA . 2001;0:0-0.

8. Özcebe H, Üstünöz A. “Menopoz ve postmenopozal dönemde kadin sagligi”. Aktüel Tip Dergisi . 2001;0:0-0.

9. 1.Akaydin M, Kutlu N. 1. Ulusal Yaslilik Kongresi Bildiriler Kitabi içinde, “Yaslilarin Hazir Giyime Yönelik Sorunlari Üzerine Bir Arastirma” Ankara, 10-11 Ekim 2001, s:. 0;0:230-245.

10. 2. Duyar I, Özener B. 1. Ulusal Yaslilik Kongresi Bildiriler Kitabi içinde, “Nüfus Sayim Sonuçlarina Göre Türkiye’de Yasli Nüfusun Degisimi”, s:. 0;0:365-374.

11. Eryavuz M. Osteoporoz tanimi ve siniflamasi. Prospect . 1998;2:101-103.

12. Bahman YF, Per-Gunnar P, Michaelson K, Baron JA, Alberts A, Moradi T, Ljunghall S. Physical activity and hip fracture: a population-based case-control study. International Journal of Epidemiology . 2000;29:308-314.

13. Levinson W, Altkorn D. Primary prevention of postmenopozal osteoporosis, JAMA . 1998;0:0-0.

14. Chirschilles EA, et al. A model of lifetime osteoporosis. Impact. Archives of Internal Medicine, . 1991;151:2026-2032.

15. , Santora AC, Sherwood LM, JAMA 2001;. , Santora AC, Sherwood LM, JAMA . 2001;0:0-0.

16. Özcebe H, Üstünöz A. “Menopoz ve postmenopozal dönemde kadin sagligi”. Aktüel Tip Dergisi . 2001;0:0-0.