Diğer

Erkeklerde Kemik Mineral Yogunlugu - Orijinal Arastirma

  • Duygu Geler Külcü
  • Burcu Yanik
  • Duygu Geler Külcü

Turk J Osteoporos 2007;13(1):-

ÖzetAmaç: Bu çalisma Fiziksel Tip ve Rehabilitasyon poliklinigine basvuran erkek hastalarda kemik mineral yogunlugunu (KMY) degerlendirmek amaciyla düzenlenmistir.Hastalar ve Yöntem: 42 erkek hasta çalismaya dahil edildi. Hastalar yaslarina göre (30-75 yas) 30-45, 45-60 ve 60 yas üstü olmak üzere 3 gruba ayrildi. Lomber omurga (L2-L4) ve femur boynu KMY degerleri dual energy x ray absorpsiyometri (DXA) ile degerlendirildi. Serum parathormon, osteokalsin, 25(OH)D3 ve 24 saatlik idrar deoksipridinolin düzeyleri ölçüldü. Bulgular: Hastalarin yas ortalamasi 51,24±12,23 yildi. Femur boynunda ve lomber bölgede sirasiyla hastalarin 60-75 yas grubunda %70 ve %15, 45-60 yas grubunda %53 ve % 7 ve 30-45 yas grubunda %23 ve %8 osteoporoz vardi. Gruplar arasinda lomber omurga ve femur boynu KMY degerleri anlamli olarak farkli bulundu (sirasiyla p=0,043 ve p=0,008). Her üç grupta da serum PTH seviyeleri yüksek, serum 25(OH)D3 seviyeleri düsüktü. Kemik döngüsü belirleyicileri açisindan fark saptanmadi. Yedi hastada osteoporotik kirik vardi (6 vertebral, 1 kalça). Kirik ile L2-L4 KMY arasinda korelasyon saptandi ( r=-0,322, p=0,043).Sonuçlar: Osteoporoza özellikle orta yas ve yasli erkeklerde de sik rastlanmaktadir. Her yetiskin erkekte rutin kan biyokimyasi ve DXA ile KMY ölçümleri yapilmasi önerilmektedir. (Osteoporoz Dünyasindan 2007;13:1-5)Anahtar kelimeler: Osteoporoz, erkek, kemik döngüsü, kemik mineral yogunluguSummaryAims: This study is designed to evaluate bone mineral density (BMD) in men who attend to Physical Medicine and Rehabilitation outpatient clinic.Patients and Medhods: 42 men were included into the study. They were evaluated in 3 groups according to their age (30-75); age between 30-45, 45-60 and over 60 yrs. BMD of lumbar spine (L2-L4) and femur neck were evaluated by using dual x-ray absorptiometry (DXA). Serum paratiroid hormone, osteocalcin, 25 (OH) D3 vitamine levels and urinary deoxypridinoline levels were evaluated. Results: Mean age of the patients were 51.24±12.23 yrs in femur neck and in lumbar region, 70% and 15% of the patients between 60-75 yrs, 53% and 7% of the patients between 45-60 yrs and 23% and 8% of the patients between 30-45 yrs have osteoporosis, respectively. Between the groups femur neck BMD and L2-L4 BMD were significantly different (p=0.043 and p=0.008, respectively). Serum PTH levels were high and serum 25(OH)D3 levels were low in all groups. There were no significant difference between the groups regarding bone turnover markers. Seven patients had osteoporotic fractures (6 vertebral, 1 hip). Correlation was found between fractures and L2-L4 BMD ( r=-0.322, p=0.043).Conclusion: Osteoporosis is common also in men, particularly in the middle and old ages. Routine analysis of blood biochemistry and DXA should be performed in adult men. (From the World of Osteoporosis 2007;13:1-5)Key words: Osteoporosis, men, bone turn over, bone mineral density

Giris

Osteoporoz düsük kemik kütlesi ve kemik mikro yapisinin bozulmasi sonucu kemik kirilganliginin ve kirik olasiliginin artmasi ile karakterize sistemik bir iskelet hastaligidir (1). Osteoporoz en sik görülen kemik hastaligi olup, ölüm yasinin yükselmesi nedeni ile önemli bir halk sagligi problemi haline gelmistir. Yasin ilerlemesi ile hem kadin hem de erkeklerde kemik kaybi artmaktadir. Tüm vertebra kompresyon kiriklarinin %20’si ve yine tüm kalça kiriklarinin %30’u erkeklerde görülmekte ve önemli oranda morbidite ve mortaliteye sebep olmaktadir (2). Erkek osteoporozunun yaklasik %40’inda etyoloji bilinmemekte ve idiyopatik erkek osteoporozu (IEO) tanisi konulmaktadir (3). Buna ragmen kadinlardakine oranla erkek osteoporozu çok daha az ilgiye sahiptir. Klinik olarak osteoporoz kirik olusana kadar sessiz seyrettigi için osteoporozu bulunan erkeklerin belirlenmesi gerekir (4). Böylece bu kisiler tedavi edilebilir ve kirikla iliskili morbidite ve mortalitenin azaltilmasi mümkün olur (5).Yüksek kirik riskini en iyi yansitan yöntem kemik mineral yogunlugudur (6).Bu kesitsel çalismanin amaci, erkeklerde kemik mineral yogunlugunu belirlemektir.


Hastalar ve Yöntem

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon poliklinigine Ocak 2005-Mayis 2005 tarihleri arasinda bölgesel agrilari nedeni ile basvuran ve miyofasiyal agri sendromu, osteoartrit, lomber ve servikal disk hernisi teshisi konulan 44 ardisik erkek alindi. Diabetes Mellitus, tiroid fonksiyon bozuklugu, enflamatuar hastaliklar gibi sistemik hastaligi olanlar ve risk faktörü kabul edilen ilaçlari kullananlar, osteoporoz tanisi almis ve tedavi baslanmis hastalar çalismaya alinmadi. Hastalara çalisma hakkinda bilgi verilerek yazili onam formu imzalatildi. Hastalarin rutin tam kan ve biyokimya sonuçlari normal sinirlardaydi. Kemik yapim ve yikim göstergelerinden serum osteokalsin (OK) ve 24 saatlik idrarda deoksipridinolin (DPD), ayrica serum Parathormon ve serum 25 hidroksi vitamin D (25(OH) D3) düzeyleri ölçüldü. Kan ve idrar örnekleri en az 12 saat açlik ardindan sabah 9.00-11.00 saatleri arasinda toplandi. Femur boynu ve lomber bölge (L2-L4) kemik mineral yogunlugu (KMY) dual-energy X-ray Absorptiometry (DXA) yöntemi ile ölçüldü (Norland XR-36; Norland Co, Madison, WI) ve T- skorlari tespit edildi (tutarlilik hata payi: %1). Osteokalsin radioimmunoassay (RIA) teknigi ile, PTH immunolight 2000 chemiluminence teknigiyle, 25 (OH) D3 ve idrar DPD degerleri ise HPLC teknigi ile ölçüldü. Osteoporoz tanisi için Dünya Saglik Örgütü (DSÖ) kriterleri esas alindi. Kirik tespiti için iki yönlü torakolomber vertebra ve ön arka pelvis grafileri çekildi. Vertebral fraktürlerin degerlendirilmesinde semikantitatif bir yöntem olan Kleerekoper yöntemi kullanildi (7). Kleerekoper skorlamasina göre olgularin vertebra deformite skorlari (VDS) hesaplandi. Tüm veriler SPSS 9.00 istatistik paket programi kullanilarak degerlendirildi. Gruplar arasi farki belirlemede Kruskal-Wallis testi yapildi. P degeri 0.05 alti anlamli kabul edildi. Kirik ile KMY ve kemik döngüsü belirteçleri arasindaki korelasyon Pearson korelasyon analizi ile yapildi.


Bulgular

Çalismaya alinan 44 hastanin yas ortalamasi 51.24±12.23 (30-75) idi. Tüm yas gruplarinin KMY ve kemik döngüsü belirleyici degerleri Tablo 1’de gösterilmistir. Hastalar yaslarina göre 3 gruba ayrildi. 30-45 yas grubunda 13 hasta, 45-60 yas grubunda 16 hasta, 60-75 yas grubunda 13 hasta yer aldi. Her üç grubun femur boynu ve L2-L4 KMY ve T-skorlari osteoporotik, ostepenik ve normal sinirlarda olmalarina göre yüzde dagilimlari belirlendi (Tablo 2). Yas gruplari arasinda lomber vertebra (L2-L4) ve femur boynu KMY degerlerinde anlamli fark bulundu (sirasiyla p=0.043 ve p=0.008). Hastalarin kemik döngüsü belirleyicileri normal sinirlarda olup gruplar arasi karsilastirildiginda fark saptanmadi. Her üç yas grubunda da PTH seviyeleri yüksekti. Serum 25(OH)D3 seviyeleri her üç yas grubunda düsük seyretmekte olup gruplar arasi fark saptanmadi. Hastalardan 6 sinda vertebra kompresyon kirigi (Vertebra deformite skoru: 2 veya 3), birinde minör travmaya sekonder geçirilmis femur boynu fraktürü tespit edildi. Tüm kiriklar 60-75 yas arasi grupta tespit edildi. Kirik ile L2-L4 KMY ve femur boynu KMY arasinda pozitif yönde korelasyon saptandi (sirasiyla r=0.322, p=0.043 ve r=0.318, p=0.046). Kemik döngüsü belirteçleri ile kirik arasinda korelasyon saptanmadi.


Tartisma

Bu çalismanin sonuçlari da desteklemistir ki erkeklerde osteoporoz görülmekte ve yasla KMY’da azalma ve kirik riski artmaktadir (5). Iskelet maturasyonunda DXA ile yapilan ölçümlerde erkeklerin kadinlara oranla daha yüksek KMY degerlerine sahip oldugu görülmüstür (11). Bu farkin, erkeklerin %30-40 daha genis kemik yüzeyine sahip olmasindan kaynaklandigi düsünülmektedir (12). Daha genis kemik yüzeylerine sahip olmalarina ragmen, yasli erkeklerde kiriklara sik rastlanmaktadir. Bu da yasla artan kemik kaybini göstermektedir (13). Erkeklerde kadinlarda da oldugu gibi asiri alkol tüketimi, glukokortikoid kullanimi, hiperparatiroidizm, hipertiroidizm, antiepileptik ilaç kullanimi, fiziksel aktivitede azalma, immobilizasyon gibi faktörler osteoporoz gelisiminde rol almaktadir. Kadinlarda menapoz süreci östrojen azalmasiyla hizli kemik kaybina neden olmakta ve osteoporoz patogenezinde kritik rol oynamaktadir. Erkeklerde ise androjen seviyesi yavas yavas azalmakta, orta yas dönemindeyken kadinlardakine benzer hizli kemik kaybi olmamaktadir (14). Menapozda östrojen azalmasinin getirdigi hizli kemik yikimi trabeküler perforasyona yol açmaktadir. Artmis osteoklastik aktivitenin olmamasi nedeniyle, erkeklerde trabeküler kemik zamanla incelse de saglamdir (15). Klinik ve laboratuvar olarak bir sebep ortaya konulamamissa idiopatik osteoporozdan bahsedilir. Idiopatik osteoporoz göreceli olarak genç erkeklerde vertebral kiriklarla ortalama 50 yas civarinda görülebilmektedir (16). Looker ve ark. (17) 50 yas üstü beyaz irkta femur boynu osteoporoz prevelansini %7 oraninda bulmuslardir. Sonuçlar Avrupa çalisma grubu sonuçlarina benzerdir (18). Bizim kesitsel çalismamizda hasta sayimiz az olmakla birlikte poliklinigimize basvuran erkek hastalarda osteoporoz orani yüksek bulunmustur. Idiyopatik erkek osteoporozunun altinda yatan sebepler son yillarda arastirilmaya baslanmstir. Primer erkek osteoporozunda sex steroidlerinin eksikliginin etkili oldugu yapilan çalismalarla desteklenmistir (19,20). Idiyopatik erkek osteoporozuna osteoblastarda olusan bir bozuklugun sebep olabilecegi çesitli yazarlar tarafindan öne sürülmektedir (19). Idiopatik osteoporozu olan erkek hastalarda yapilan histomorfometrik çalismalarda kemik yapiminin azaldigi saptanmis, bu duruma osteoblast disfonksiyonun sebep olabilecegi öne sürülmüstür (3,4,5,6,7,8,9,10,11,12,13,14,15,16,17,18,19,20,21,22,23,24). Pernow ve ark.nin genç ve orta yasli erkeklerde (yas ortalamasi 56) primer osteoporoza sebep olan faktörleri arastirmak için yaptiklari bir çalismada transiliak kemik biyopsisi ile izole ettikleri osteoblast benzeri hücrelerin fonksiyonunu incelemisler, sonuç olarak osteokalsin üretimini azaldigini, kemik yikimi ile iliskili olabilecek makrofaj koloni stimüle edici faktör (M-CSF) ve Parathormon iliskili peptit (PTHrP) üretiminin arttigini bulmuslardir (3).Osteoblast ve osteositlerde bulunan östrojen reseptör alfa’nin IEO olan erkeklerde daha düsük düzeyde oldugu saptanmistir (25). Östrojen reseptör alfa ve beta’daki polimorfizm erkek ve kadindaki KMY ile iliskili bulunmustur (26-28). Idiyopatik erkek osteoporozunda azalmis kemik yapiminin kan dolasimdaki azalmis insülin benzeri büyüme faktörü (ILGF-I) ile ilgili oldugu da öne sürülmüstür (29,30). Kemik döngüsü belirleyicilerinin düzeyleri 20-30 yaslar arasinda en yüksek, 50-60 yaslar arasinda da en düsük seviyeye ulasir (4). Szulc ve ark, kemik yikim belirteçlerinin 70 yas sonrasi arttigini göstermislerdir (31). Yapilan diger bir çalismada, erkeklerde kemik döngüsü belirleyicilerinde azalmanin yavas yavas yasla oldugunu , kadinlarda ise menapoz dönemde kemik döngüsünün hizlandigini daha sonra stabillestigini saptamislardir (32). Bizim çalismamizda ise kemik döngüsü belirteçleri normal sinirlarda olup her üç yas grubunda da fark saptanmamistir.Al-Oanzi ZH ve ark., idiopatik osteoporozu olan 21-86 yas arasi erkeklerde D vitamini baglayan proteinin (DBP) anlamli oranda yüksek, serbest plazma 25(OH)D3 düzeyini ise anlamli oranda düsük bulmuslardir. 25(OH)D3 ölçümündense 25(OH)D3 ün plazma DBP e oraninin ölçülmesinin biyolojik aktiviteyi göstermede daha yararli olacagini savunmuslardir (33). Bizim çalismamizda D vitamin düzeyi yasla azalmis ancak her üç yas grubunda da benzer bulunmustur. Parathormon seviyeleri ise her üç yas grubunda yüksek olup, D vitamin seviyesinin rölatif düsüklügüne sekonder yükseldigi seklinde yorumlanmistir.Kalça kirik insidansi her iki cinsiyettede belirgin sekilde artmaktadir. Bu artis kadinlarda 60-65 yas arasinda, erkeklerde 75 yas civarinda belirginlesmektedir (19). Avusturalyada yapilan bir çalismada 60-80 yas arasinda erkeklerde kalça kiriklari %10 oranindayken, 80 yas üzerinde buranin %41 oldugu gösterilmistir (34). Minesota’da yapilan diger bir çalismada kalça kirigindan bir yil sonra %31 artmis mortalite orani bildirilmistir. Bu oran kadinlarda ise %17 bulunmustur (5). Kalça kiriklariyla iliskili morbidite ve mortalite erkeklerde daha yüksek oldugundan osteoporozun erken tani ve tedavisi çok önemlidir. Bizim çalismamizda da 60 yas üstünde hasta olup 6 hastada vertebral kirik tespit edilmistir.Sonuç olarak hastalik kadin ve erkekleri farkli sekilde etkilemekte, morbidite ve mortalite erkeklerde daha yüksek görülmektedir. Çalismamizin az hasta sayisiyla yapilmis olmasi nedeniyle genel bir kaniyi yansitmadiginin farkinda olmamizla birlikte, KMY kolay ölçülebilmesi ve kirik riskini en dogru öngörebilen yöntem olmasi nedeniyle (6), yetiskin erkeklerde KMY DXA ile taranmali, osteoporozun erken tani ve tedavisine önem verilmelidir kannatindeyiz. Daha fazla hasta sayisi ile ve ülkemiz genelinde yapilacak çalismalarla toplumumuzda erkek osteoporozu ve kirik riskinin analizinin yapilmasinin faydali olacagi görüsündeyiz.