Diğer

Kalça Kirikli Hastalarda Osteoporoz Durumunun Degerlendirilmesi - Orijinal Arastirma

  • Firuzan Altin
  • Gül Tugba Örnek
  • Levent Özgönenel
  • Ayfer Kamberoglu

Turk J Osteoporos 2007;13(1):-

ÖzetAmaç: Osteoporoza bagli oldugu kabul edilen kiriklar, önemli maddi kayiplara ve sakatliklara yol açmaktadir. Kiriklar siklikla vertebra, femur ve el bileginde olusmaktadir. Çalismamizda osteoporoza bagli kalça kirigi olan hastalari kirik öncesi ve sonrasi osteoporoz tedavisi, osteoporozun durumu yönünden degerlendirmeyi planladik.Hastalar ve Yöntem: Subat-Mayis 2006 tarihleri arasinda 50 yas üzerinde düsük enerjili (atravmatik) kalça kirigi tespit edilip S.B. Istanbul Egitim ve Arastirma Hastanesi 1. ve 2. ortopedi servislerinde yatirilan 39 hasta çalismaya alindi. (31 kadin, 8 erkek). Çalismaya alinan hastalar osteoporoz risk faktörleri, kirik öncesi ve sonrasi osteoporoz varligi ve tedavisi yönünden degerlendirildi. 50 yasindan genç olma, kalça kirigi olan tarafta ekstremite parezisi veya uzun süre immobilize durumda olmasi, patolojik kirik meydana gelmesi, küçük trokanterin 2 cm ve daha distalinde kiriklarin bulunmasi çalismamizdaki dislama kriterleriydi. Bulgular: Kirik tipi ile yas, cinsiyet ve risk faktörleri arasinda anlamli fark bulunamadi. Çalisma sonucunda kirik öncesi 5 hasta osteoporoz tanisi almis ve tani alan hastalardan sadece 4 tanesi anti-rezorptif, vitamin D ve kalsiyum preparatlari kullaniyordu. Çalismaya aldigimiz 36 hasta ise hiç osteoporoz yönünden tetkik edilmemisti. Kirik tespit edilen ve çalismaya dahil edilen tüm hastalara osteoporoz hakkinda bilgi verilip, lomber ve femur kemik mineral yogunlugu ölçümleri istenip, sonuçlari ile fizik tedavi poliklinigine basvurmalari istendi. Sonuçlar: Sonuç olarak osteoporoz sebebi ile kirik öyküsü olan hastalarin yeni bir kirik olusumunu önlemek için, hastalarin uygun klinik ve doktor tarafindan takip edilmesi gerekmektedir. Ayrica hastalarin ve doktorlarin primer ve sekonder tedavi yönünden daha iyi ve kapsamli bir egitim programina alinmasi gerekmektedir. (Osteoporoz Dünyasindan 2007;13:11-4)Anahtar kelimeler: Osteoporoz, DXA, kalça kirigiSummaryAim: The aim of this study is to determine the state of osteoporosis and treatment in patients with osteoporotic hip fracture.Patients and Methods: 39 patients enrolled in this study that were above 50 years with an atraumatic hip fracture and operated in 1. and 2. Department of Orthopedics and Traumatology. Istanbul Training and Research Hospital, in our study (31 women, 8 men) we investigate patients about risk factors of osteoporosis, before and after fracture severity of osteoporosis, treatment of osteoporosis. Patients who are younger than 50 years, and immobilized for long time, have pathological fracture, hip fracture is 2 cm distal than minor trochanter; are taken out from our study.Results: There is not significant difference between type of fracture, age, sex and risk factors. Before fractured 5 patients were diagnosed as osteoporosis and only 4 of them had been using antiresorptive, vitamin D, and calcium preparats. 36 patients that we studied never examined and treated for osteoporosis. All patients participating in study were informed about osteoporosis. Each patient was asked to apply for physical therapy and rehabilitation department with result of lumber and femoral bone mineral density measurement.Conclusion: Patients who had recent osteoporotic fractures must be treated to prevent new fracture. Orthopedic doctors should care osteoporosis and a new fracture risk as a serious important complication of osteoporotic hip fracture. (From the World of Osteoporosis 2007;13:11-4)Key words: Osteoporosis, DXA, hip fracture

Giris

Osteoporoz (OP) en sik görülen kemik hastaligidir. Osteoporoz kelime anlami olarak; kemigin deliklesmesidir (1). Dünya Saglik Örgütü ise osteoporozu; düsük kemik kütlesi ve kemik mikro yapisinin bozulmasi sonucu kemik kirilganliginda ve kirik riskinde artma ile karakterize sistemik bir iskelet hastaligidir, seklinde tanimlar (2). Osteoporoza bagli oldugu kabul edilen kiriklar, önemli maddi kayiplara ve sakatliklara yol açmaktadir. Kiriklar siklikla vertebra, femur ve el bileginde olusmaktadir. Vertebrada olusan kiriklar çogunlukla kompresyon fraktürü seklindedir. Biz çalismamizda özellikle kalça kirigi üzerinde durduk. Kalça kiriklari çogunlukla; düsme, bacagin asiri dis rotasyonu ve osteoporoz sonrasi olusan mikro fraktürlerin dayanma noktasini asip makro fraktür meydana getirmesi ile olusur (3). 1000 kiside yilda ekstremite kirigi görülme sikligi kadinlarda daha fazladir (1000 kiside yilda kadin/erkek 19/7.3 ). Kalça kirigi 1.3/0.8; ön kol kirigi 7.3/1.7; humerus kirigi 2/0,7; diger kiriklar 8.4/4 oranlarinda görülür (3). Yasli kadinlarda kalça kirigina bagli ölüm oranlari Isveç ve Almanya için 163/100000, Danimarka için 135/100000’dir (4). 50 yasinda bir kadinin kalça kirigina bagli ölüm orani yaklasik %2.8’dir (5). Türkiye’de kalça kirigina bagli olarak ilk bir yil içinde ölüm orani %20, sakat kalma orani ise %30’dur (6). Kalça kirigi sebebiyle ortopedi servisinde yatan hastalarda kirik tedavi edildikten sonra ölümcül olan pulmoner emboli gibi postoperatif komplikasyonlari önlemek için erken rehabilitasyona odaklanirken; uzun dönem baska kiriklarin olusumunu önleyecek osteoporoz tedavisi gözden kaçiyor mu? Bu nedenle çalismamizda osteoporoza bagli kalça kirigi olan hastalari kirik öncesi ve sonrasi osteoporoz tedavisi, osteoporozun var olup olmamasi yönünden degerlendirmeyi planladik.


Hastalar ve Yöntem

Subat-Mayis 2006 tarihleri arasinda 50 yas üzerinde düsük enerjili (atravmatik) kalça kirigi tespit edilip S.B. Istanbul Egitim ve Arastirma Hastanesi 1. ve 2. Ortopedi servislerinde yatirilan 39 hasta çalismaya alindi. (31 kadin, 8 erkek). Çalismaya alinan hastalar osteoporoz risk faktörleri, kirik öncesi ve sonrasi osteoporoz varligi ve tedavisi yönünden degerlendirildi. 50 yasindan genç olma, kalça kirigi olan tarafta ekstremite parezisi veya uzun süre immobilize durumda olmasi, patolojik kirik meydana gelmesi, küçük trokanterin 2 cm ve daha distalinde kiriklarin bulunmasi çalismamizdaki dislama kriterleriydi.Yapmis oldugumuz bu çalismada hastalarin kalça kirik sekilleri dosyalarindan tespit edildi. Hastalarin osteoporoz için kullandiklari ilaçlar varsa bunlari antirezorptif ajanlar ve kalsiyum vitamin D preparatlari olarak kategorize ettik. Antirezorptif ajan olarak kabul ettigimiz grupta östrojenler (ERT-östrojen replasman tedavisi, HRT-hormon replasman tedavisi), SERM (selektif östrojen reseptör modülatörleri- raloksifen), bifosfonatlar (etidronat-siklik-, alendronat, risedronat), kalsitoninler (nazal, enjektabl) dahil edildi. Bunun disinda DXA ölçümü olan hastalarin kemik mineral yogunluk skorlari (lomber 1–4 ve femur total/boyun T ve Z ) kaydedildi. Tüm hastalara kirik hikayesi, vücut tipi, yasam sekli, beslenme biçimi, ilaç kullanimi ve genetik yatkinlik gibi osteoporoz için risk teskil eden 25 soruluk osteoporoz risk testi (7–8) uygulandi (Tablo 1). Bu tablodaki 19. soru sadece erkeklere, 20.-25. sorular ise sadece bayanlara soruldu. Diger sorular tüm hastalara yöneltildi. Taburculugu ile birlikte Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon hekimine yönlendirilen veya KMY istenip ve tedavi baslanan hastalar osteoporoz yönünden koruyucu tedavi almaya baslamis kabul edildi.Istatistiksel DegerlendirmeYapmis oldugumuz çalismada Student’s T, Mann Whitney U, Ki-Kare, Fisher exact testleri kullanildi.


Sonuçlar

Çalismaya 31 kadin ve 8 erkek hasta dahil edildi. Çalismaya alinan intrakapsüler fraktürü olan (17 hasta) hastalarin yas ortalamasi 72.23±8.69 yil, intertrokanterik fraktürü olan (22 hasta) hastalarin yas ortalamasi 79.36±8.35 yil idi. Hastalarin yas, cinsiyet, aldiklari osteoporoz tedavileri ve kirik tiplerine göre dagilimi Tablo 2’de gösterilmektedir. Dislama kriterlerine göre 7 hasta 50 yasindan genç olmasi nedeniyle, 10 hasta immobilize durumda olmasi nedeniyle, 12 hasta demans nedeniyle, 10 hasta yüksek enerjili travma nedeniyle, 4 hasta ayni taraftaki hemipleji nedeniyle parezi sonucu, toplam 43 hasta dislandi. Çalisma sonucunda kirik öncesi 5 hasta osteoporoz tanisi almis ve tani alan hastalardan sadece 4 tanesi anti-rezoptif, vitamin D ve kalsiyum preparatlari kullaniyordu. Çalismaya aldigimiz 36 hasta ise hiç osteoporoz yönünden tetkik edilmemisti. Kirik tespit edilen ve çalismaya dahil edilen tüm hastalara osteoporoz hakkinda bilgi verilip, lomber ve femur kemik mineral yogunlugu ölçümleri istenip, sonuçlari ile fizik tedavi poliklinigine basvurmalari istendi.Kalça kirik tipi ile osteoporoz risk faktörleri arasinda anlamli bir iliski bulunamadi (Tablo 3).Tüm hastalar arasindan sadece 4 hasta fizik tedavi ve rehabilitasyon hekimine basvurdu. Bu hastalarda düsük kemik mineral yogunlugu tespit edilip osteoporoz tanisi konarak tedavi baslandi.


Tartisma

Osteoporoz kirik gelisimine sebep olan sistemik bir hastaliktir. Özellikle kalça kirigi yüksek oranda mortalite ve morbiditeye sahiptir. Bu nedenle hastalarda kirik gelismeden önce osteoporoz tanisi koymak ve primer tedaviyi düzenlemek büyük önem tasir. Yapmis oldugumuz çalismada kalça kirigi olan hastalari osteoporoz yönünden tetkik edip, bu hastalara sekonder tedavi vermeyi amaçladik. Sigara, alkol, kahve, kullandigi ilaçlar ve sistemik hastaliklari, kirik öyküsü, ailede kirik öyküsü, düsük T skoru, osteoporoz için bilinen risk faktörleridir (7–8). Çalismamizda osteoporoz risk testi ile kirik tipleri arasinda anlamli bir iliski bulamadik. Bunun bir sebebi çalismaya aldigimiz hasta sayisinin yetersizligi veya kalça kirigi disindaki kiriklarla bir degerlendirme yapmamis olmamiz olabilir. Kirik tipi ve osteoporoz risk faktörleri arasindaki iliskiyi arastiran daha kapsamli ayri bir çalismaya ihtiyaç vardir.Bizim çalismamizda kalça kirikli hastalarin osteoporoz yönünden degerlendirilmedigi ve ortopedistler tarafindan hastalarin fizik tedavi ve rehabilitasyon klinigine yönlendirilmedigini gördük. Çalisma sirasinda, KMY ölçümü istedigimiz ve osteoporoz tedavisi düzenlenmek üzere fizik tedavi ve rehabilitasyon poliklinigine yönlendirdigimiz hastalardan sadece 4 hasta klinigimize basvurmustur.Khandwala ve arkadaslari kalça kirigi sebebi ile hastaneye yatirilan hastalardaki osteoporoz durumu ve taburculugu sonrasindaki osteoporoza yönelik verilen tedavi ve önerileri arastirmislardir. 2004 Ocak ve Aralik aylari arasinda kalça kirigi saptanan 174 hasta dahil edilmistir. Bayan ve erkek hastalar arasinda, daha önceden kirigi olan veya olmayan, daha önceden osteoporoz tedavisi alan veya almayanlar arasinda anlamli bir fark bulunamamistir. Ayrica yapilan çalismada çogu ortopedistin hastalarin primer olarak cerrahi tedavisini üstlendigi, fakat osteoporoz yönünden düzenli takip etmedikleri için osteoporoz tedavisini göz ardi ettiklerini gözlemisler. Bu çalismada bizim çalismamizla uygun olarak kalça kirigi öyküsü olan hospitalize edilen hastalarin çok küçük bölümünün osteoporoz yönünden degerlendirildigi ve tedavi edildigi sonucuna varilmistir (9).Sener ve arkadaslarinin yapmis oldugu çalismada ise birçok hastanin osteoporoz yönünden risk sahibi olmasina ragmen çok az hastanin tani ve medikal tedavi aldigini saptamislar. Yapmis olduklari çalismada kalça kirikli bayan hastalarin sosyal profillerini ve risk faktörlerini sorgulamislar. Çalismalarina toplam 107 bayan hasta dahil etmisler. Kirik tiplerini ise radyografiye göre belirlemisler. 51 hasta femur boyun kirigi, 56 hasta ise intertrokanterik kirik tanisi ile çalismaya dahil edilmisler. (10) Bizim yapmis oldugumuz çalismada da hastalarin çogunda kemik mineral yogunlugu ölçümü ve medikal tedavisinin olmadigi saptandi. Ayrica bizim çalismamizda hastalar ileriye dönük olarak sekonder koruma açisindan bilgilendirildi. Buna ragmen sadece 4 hasta kemik mineral yogunlugu ölçümü yaptirip, anti-rezoptif, kalsiyum ve vitamin D medikal tedavisine basladi. Byszewski ve arkadaslarinin yapmis oldugu çalismada ortopedi kliniginde yeni olusmus kalça kirigi olan 147 hastada potansiyel tekrar kirik olusma riskini degerlendirmeyi amaçlamislar. Çalismalarinda sadece %34 hasta, hastanede kalis sürecinde osteoporoz yönünden tedavi almis. Bu hastalarin %14’ü vitamin D, %15,6’si kalsiyum destegi almis. Sadece %4,8 hasta bifosfanatlarla beraber kalsiyum ve vitamin D almislar. Bu çalismada bizim çalismamizla uyumlu olarak akut kalça kirigi sonrasi hospitalize edilen hastalarin tekrar kirik riski açisindan tedavi yetersizligini göstermisler. Ayni zamanda bu problemi gidermek için hastalarin uygun klinige yönlendirilmedigini saptanmistir (11). Sonuç olarak osteoporoz sebebi ile kirik öyküsü olan hastalarin yeni bir kirik olusumunu önlemek için, hastalarin uygun klinik ve doktor tarafindan takip edilmesi gerekmektedir. Ayrica hastalarin ve doktorlarin primer ve sekonder tedavi yönünden daha iyi ve kapsamli bir egitim programina alinmasi gerekmektedir.