GIRIS
Osteoporoz en sik görülen metabolik kemik hastaligidir ve önemi giderek artan bir halk sagligi problemi haline gelmektedir (1). Osteoporoza yol açan patofizyolojik mekanizma, postmenopozal dönemde kemik rezorpsiyonunun formasyon hizini asmasi sonucunda meydana gelen kemik metabolizmasindaki bir dengesizlige baglidir (2). Bu artmis kemik döngüsü bu hastalarda görülen kemik kaybinda önemli bir rol oynuyor gibi gözükmektedir. Kemik döngüsüne ait gerek formasyon, gerekse rezorpsiyon belirleyicilerinin düzeyleri postmenopozal süreçte artar. Bu durum da kemik metabolizmasina ait biyokimyasal belirleyicilerin osteoporozun tani ve tedavisinde degerli oldugunu düsündürmektedir (3,4). Kemik kaynakli büyüme faktörü, ya da diger adiyla b2 mikroglobulin’ in osteoklastik aktiviteyi stimüle ederek kemik metabolizmasi üzerinde düzenleyici bir fonksiyon yaptigina inanilmaktadir (5,6). Yaklasik 11.000-12.000 dalton moleküler agirliga sahip olan bu polipeptid baslica karacigerde sentez edilir (7). Bununla birlikte, kemik, enflamatuvar ve malign dokularda bu madde için önemli bir kaynaktir. Romatoid artritte, enflamatuvar ve malign hastaliklarda b2-mikroglobulin düzeyleri yüksek olabilir (8-10). Bu maddenin, kemik kültürlerinde DNA ve kemik kollajeni sentezini ve osteoklastik aktiviteyi uyararak kemik metabolizmasini regüle ettigi gösterilmistir (11). Yüksek dönüsüm hizi olan kemik hastaliklarinda b2-mikroglobulin konsantrasyonunun yüksek oldugu bulunmustur (12). Artmis osteoklastik aktivite nedeniyle postmenopozal osteoporozda yüksek bir remodelling hizi söz konusudur ki, bu durumda b2 mikroglobulin düzeyinin bu hastalikta artmis olabilecegini düsündürmektedir (13). Bu gözlemlerin isiginda, postmenopozal osteoporozlu hastalarda b2 mikroglobulin konsantrasyonunu ve bu madde ile kemik mineral yogunlugu ve diger biyokimyasal parametreler arasindaki iliskiyi arastirmayi amaçladik.
YÖNTEM VE GEREÇ
Bu çalismaya en az bir yildir menopozda olan ve DXA ile lomber ve/veya femur kemik mineral yogunlugu genç eriskin degerlere göre 2.5 standart sapmadan düsük olan ossteoporozlu 31 (14), ve yine en az bir yildir postmenopozal olan, ancak osteoporoz saptanmayan 22 saglikli kadin dahil edildi.Hastalar daha önce osteoporoza yönelik herhangi bir medikal tedavi almamisti. Kemik metabolizmasini etkiledigi bilinen hastaligi olanlar ya da yine kemik metabolizmasini etkileyen ilaçlari kullanan hastalar çalismaya alinmadi. Ayrica b2 mikroglobulin düzeylerinin yükseldigi romatoid artrit, diabetes mellitus gibi hastalik öyküsü olanlar, enfeksiyon, renal ya da hepatik hastaliklari ve malignitesi ve hastalar da çalisma disi birakildi. Tedavi öncesinde eritrosit sedimentasyon hizi (ESH), tam kan sayimi, serum ALP, Ca, P, SGOT, SGPT, GGT, BUN, kreatinin, glikoz, ürik asit, albumin, total protein, Na, K, Cl, direkt ve total bilirubin tetkikleri, parathormon (PTH) düzeyleri ve 24 saatlik idrarda Ca atilimi düzeyleri saptandi. Ayrica serum b2 mikroglobulin konsantrasyonu nefelometrik teknik (Bechman-Immage Immunochemistery System, USA) ile belirlendi.Çalismanin baslangicinda, DXA yöntemi kullanilarak (Hologic QDR 4500 W) lomber vertebra ve femur (femur boynu, trokanter ve Ward üçgeni) KMY ölçümleri gerçeklestirildi ve sonuçlar gr/cm2 seklinde ifade edildi. Istatistiksel analizler SPSS 10.0 programi ile yapildi. Çalismaya alinan hasta gruplarinin demografik, laboratuar ve biyokimyasal düzeylerini karsilastirmak için eslestirilmemis t test kullanildi. b2 mikroglobulin ile ölçüm yapilan bölgelerdeki KMY, ALP, Ca, P, PTH ve 24 saatlik idrardaki Ca atilimi arasindaki iliskiyi arastirmak amaciyla Pearson korelasyon analizi kullanildi. Sonuçlar ortalama±standart sapma seklinde verildi ve istatistiksel anlamlilik için p<0.05 kabul edildi.
BULGULAR
Çalismaya dahil edilen hastalarin demografik özellikleri tablo 1’de verilmistir. Yas, menopoz süresi ve vücut kitle indeksi ortalama degerleri açisindan gruplar arasinda istatistiksel olarak anlamli bir farklilik bulunmadi (p>0.05).Tablo 2’de her iki grupta yer alan olgularin KMY degerleri ve serum b2 mikroglobulin, Ca, P, ALP, PTH ve 24 saatlik idrardaki Ca düzeyleri verilmistir. Osteoporozu olan kadinlarda lomber bölge (p0.05).Yapilan korelasyon analizinde, iki grupta da b2 mikroglobulin konsantrasyonu ile ALP, Ca, P, PTH, 24 saatlik idrardaki Ca düzeyleri arasinda bir iliski saptanmadi (p>0.05). Benzer sekilde b2 mikroglobulin ile ölçüm yapilan bölgelerdeki KMY arasinda gerek osteoporotik gerekse osteoporotik olmayan kadinlarda bir iliski bulunmadi (p>0.05) (Tablo 3).
TARTISMA
Yüksek döngülü osteoporozun patogenezindeki olasi rolü konusundaki gözlemler, b2 mikroglobulin konusunda bazi önemli sorular ortaya çikarmis olmakla birlikte, bu peptid ile kemik metabolizmasi arasindaki etkilesim günümüze kadar yeterince arastirilmamistir. Yapilan çalismalar, beta 2 MG’nin kemik dönüsümü özellikle de kemik rezorpsiyonunu yansitmak açisindan yararli bir biyolojik marker olabilecegini düsündürmektedir (6,7,8,9,10,11,12,13,14,15). Rico’nun yaptigi bir çalismada, postmenopozal bir grup hasta ele alinmis ve tartarata dirençli asit fosfotaz’ in (TRAP), osteoklastlar tarafindan sentez edildigi gerçeginden yola çikarak, bu madde ile b2 mikroglobulin arasindaki iliski arastirilmistir. b2 mikroglobulin düzeyinin osteoporozlu kadinlarda anlamli biçimde yüksek olmasi ve TRAP ile arasindaki kuvvetli pozitif iliski her iki parametrenin de kemik rezorpsiyonu ve/veya remodellinginin biyolojik belirleyicileri oldugunu düsündürmüstür (5). Bu durum, Moe tarafindan ileri sürülen ve b2 mikroglobulinin osteoklastik aktiviteyi uyardigi seklindeki raporlarla uyumludur (11). Cantatore’nin gerçeklestirdigi bir çalismada da postmenopozal osteoporozu olan hastalarda antirezorptif bir ajan olan salmon kalsitonini tedavisi uygulamis ve bu tedavi ile b2 mikroglobulin düzeylerinde anlamli bir düsüs oldugunu bulmustur 16). b2 mikroglobulin’in osteoklastik aktiviteyi yansittigini gösteren bir baska çalismada Sato tarafindan gerçeklestirilmistir. Bu çalismada, immobilize hemiplejik hastalarda osteoklastik aktivitenin artmis olmasina bagli b2 mikroglobulin düzeyinin yükselmis olabilecegi düsüncesinden yola çikilmis ve elde edilen sonuçlar, b2 mikroglobulin’in yüksek oldugunu, ayrica serum piridinolin çapraz baglari ile arasinda pozitif iliskinin varligini göstermistir. Arastirmaci, bu bulgulara dayanarak akut strok sonrasi immobilizasyona bagli olarak artmis kemik rezorpsiyonunun tanisinda b2 mikroglobulin’ in osteoklastik aktiviteyi yansittigini ve yararli bir biyokimyasal belirleyici oldugu ileri sürmüstür (17).Kemik kaybi kompleks bir proçes oldugu için, b2 mikroglobulin gibi tek bir mekanizmanin ortaya çikan tüm ya da pek çok degisikligi açiklamasi beklenemez (18). Osteoporozda PTH’a verilen doku cevabi degismemekle birlikte, böbrekteki yetersiz vitamin D metabolizmasinin bir sonucu olarak bu hormonun sentezinde yavas fakat progresif bir artis olur. Ayrica, yetersiz kalsiyum alimina bagli olarak negatif bir kalsiyum dengesi oldugu da iyi bilinmektedir. Osteoporozun patogenezinde PTH en önemli kemik rezorbe edici faktörlerden biri olarak kabul edilmektedir (19-21). Bu çalismadan elde ettigimiz sonuçlar postmenopozal osteoporozda b2 mikroglobulin konsantrasyonunun yükseldigini ortaya koydu ve bu konuda daha önce yapilmis sinirli sayidaki çalismanin sonuçlarini teyit etti (5,6). PTH konsantrasyonu ise tüm hastalarda normal sinirlar içinde olmakla birlikte osteoporotik kadinlarda kontrollere oranla anlamli düzeyde yüksek bulundu. Bununla birlikte, çalismamizda b2 mikroglobulin düzeyi ile BMD, PTH, ya da ele alinan diger parametreler arasinda anlamli bir iliski saptayamadik. Bu sonuç Rico’nun (5) sonuçlari ile uyumsuz olmakla birlikte, Zofkova’nin (18) çalismasinin sonuçlari bizi destekler nitelikte idi. Postmenopozal osteoporotik kadinlarda saptadigimiz bu bulgulari, konu ile ilgili yapilmis sinirli sayida çalisma olmasi nedeniyle yorumlamakta güçlük çektik. Postmenopozal osteoporozda kemik rezorpsiyonuna dair spesifik biyolojik belirleyicilerin kullanildigi bazi çalismalar kemik rezorpsiyonunda artis bildirmekte ve histomorfometrik çalismalar artmis kemik rezorpsiyonuna artmis kemik formasyonunun eslik ettigini göstermektedir (22,23). Eger b2 mikroglobulin osteoblast ve osteoklastlari aktive ediyorsa, postmenopozal osteoporozun patogenezinde önemli bir faktör olabilir ki bu hastalikla ilgili olarak pek çok neden ve mekanizma ileri sürülmektedir (24). Ayrica Canalis tarafindan da belirtildigi üzere diger kemik hastaliklarinin patogenezinde de rol oynuyor olabilir (25). b2 mikroglobulin’ in üç farkli insan osteoblastik hücre kültüründe üretildigini gösterilmistir (26). Yine de kemik matriksinde bulunan b2 mikroglobulin’in baslica osteoblast kaynakli mi oldugu, yoksa karacigerde sentez edilip daha sonra kemige mi tasindigi halen bilinmemektedir. Bu bilinmezlik su anda spesifikligini gizlemektedir (5). Elde ettigimiz sonuçlar b2 mikroglobulin düzeyinin postmenopozal osteoporozda kontrollere oranla yüksek oldugunu ortaya koydu ve kemik rezorpsiyonunu yansitmak açisindan uygun bir belirleyici olabilecegini düsündürdü. Ancak artmis kemik rezorpsiyonu ile seyreden hastaliklarin patogenezindeki olasi rolü konusunda daha ileri çalismalari gerekli oldugu kanaatindeyiz.