Giris
Osteoporoz, düsük kemik kütlesi ve kemik mikromimarisinin bozulmasi sonucunda kemigin kirilganliginda ve kirik riskinde artma ile karakterize ilerleyici bir iskelet sistemi hastaligidir (1). Osteoporoz tedavisinde, kemik rezorbsiyonunu engelleyen ilaçlar ve kemik formasyonunu artiran ilaçlar kullanilmaktadir. Bu ilaçlar, tek tek ya da kombine olarak kullanilabilir. Fakat günümüzde osteoporozun tedavisinde tamamen güvenilir olan, etkili ve genel olarak kabul edilmis bir tedavi henüz tanimlanamamistir (2-3).Bifosfonatlar ve kalsitonin, osteoklastik kemik rezorbsiyonun potent inhibitörleridir ve postmenopozal osteoporozun tedavisinde basariyla kullanilmaktadir. Bununla birlikte bu medikasyonlarin kemik üzerine olan etkileri tam olarak açikliga kavusturulamamistir. Ancak genel olarak kabul edilen görüs; matür osteoklastlari direk olarak inhibe etmeleridir. Bu çalismanin amaci, postmenopozal osteoporozlu kadinlarda kalsitonin ve alendronatin 2 yil süreyle kullaniminin etkinligini arastirmak ve iki farkli tedavinin sonuçlarini karsilastirmakti.
Yöntem ve Hastalar
Bu çalisma, Aralik 2003-Agustos 2005 tarihleri arasinda Adnan Menderes Üniversitesi Tip Fakültesi FTR Anabilim Dali Osteoporoz Izlem Poliklinigine basvuran 110 postmenopozal kadin hasta üzerinde yapildi.Hastalardan kemik mineral yogunluk (KMY) ölçüm istemi, osteoporoz için risk faktörlerini içeren sorgulama formu doldurularak belirlendi. Risk faktörü tasiyan hastalara osteoporozun kesin tanisi için lomber (L1-4) ve femur proksimalinden KMY ölçümü yapildi. Femur KMY ölçümü hastanin dominant tarafi ögrenilerek karsi taraftan yapildi. Çalismaya dahil edilen 110 hasta, alendronat ve kalsitonin tedavi gruplari olmak üzere rastgele olarak 2 gruba ayrildi. Bir gruba kalsitonin 200 IU/gün, diger gruba alendronat-sodyum 70 mgr/hafta ve bütün hastalara iyonize kalsiyum 600 mgr/gün 2 yil süreyle verildi. Hastalara KMY, tedavi öncesi, 1. yil ve 2. yil tedavi sonrasi olmak üzere 3 kez yaptirildi. Sonuçlar, ortalama±standart sapma seklinde verildi. Grup içi tedavi sonuçlarini degerlendirmek için eslestirilmis t testi, gruplar arasi karsilastirma için ise bagimsiz gruplar t testi kullanildi.
Sonuçlar
Hastalarin yas, boy, kilo, vücut kitle indeksi (vki), günlük kalsiyum tüketimi ve menopoz yasi açisindan gruplar arasinda bir farklilik saptanmadi (Tablo 1).Lomber KMY açisindan: Kalsitonin grubunda tedavi öncesi ile1 yillik tedavi sonrasi KMY ortalamasi kiyaslandiginda istatistiksel olarak anlamli iyilesme (p0.05) (Tablo 4).Femur KMY açisindan: Kalsitonin grubunda ilk yilda KMYde belirgin iyilesme gözlenmezken, 2. yil, tedavi öncesi ile karsilastirildiginda istatistiksel olarak belirgin düzelme saptandi (p0.05) (tablo 2-3). Gruplar arasi iyilesme oranlarina bakildiginda ise tedavi öncesi ve sonrasi karsilastirmalarda bir farklilik bulunmadi (p>0.05) (Tablo 4).
Tartisma
Menopoz sürecinde, östrojenin kemik üzerindeki koruyucu etkisinin kaybina bagli olarak pek çok kadinda hizli bir kemik kaybi gelisir ve sonuçta kemik rezorbsiyon orani kemik formasyon oranini asar. Bu artmis kemik döngüsü kemik kaybinin patogenezinde etkili bir faktördür (4-5). Postmenopozal kadinlarda görülen çogu fraktür düsük kemik kitlesi üzerine binen hafif veya orta derecede travma ile iliskilendirilir. Ayni zamanda kemik mikromimari ve kollajen liflerinin dizilimindeki degisiklikler (6) veya kollajenik ve nonkollajenik kemik matriksinin kimyasal kompozisyonunda degisiklikler oldugu ileri sürülmektedir (7-8). Postmenopozal osteoporoz olgularinda trabeküler kemik yapisindaki vertebralarda kemik kaybi kortikal kemik kaybindan daha ön plandadir. Bu bölgelerde olusan kemik kaybi sonucu vertebralar kama veya balik seklinde oldugu gibi vertebra yüksekliginin azalmasi ya da degisik tipte vertebra kiriklari ile karakterizedir (9). Yasli nüfusun giderek artmasi metabolik kemik hastaliklarina özellikle de osteoporoza yönelik medikal tedavileri ön plana çikarmis ve kemik kaybini azaltan ya da hiç olmazsa durduran yeni tedavi seçeneklerini gündeme getirmistir (10).Yapilan çalismalarda postmenopozal osteoporozun tedavisinde alendronatin kemik kaybini önledigi gösterilmistir (11-12). En az bir vertebra fraktürü olan 2025 osteoporozlu kadinda yapilan bir çalismada alendronat tedavisi verilmis ve iki yil takip edilmistir. Bu çalismanin sonucunda vertebrada, el bilekte ve kalça fraktürünlerinde plasebo ile kiyaslandiginda %50lik bir azalma sagladigi raporlanmistir (13). Yine yapilan baska bir çalismada, düsük KMYli vertebra fraktürsüz kadinlarda 4 yil boyunca alendronat verilmis, klinik fraktürlerin sikliginda belirgin olmayan bir azalma (p=0.07) saptanirken, yeni vertebral fraktür sikliginda belirgin düsüs oldugu raporlanmistir (14).Tiroid C hücrelerinden üretilen ve bir peptid olan kalsitonin osteoklast aktivitesinin direkt inhibisyonu ile kemik rezorbsiyonunu azaltir. Çalismalarda kalsitoninin postmenopozal kadinlarda kortikal kemik kaybinin önlenmesinde trabeküler kemige göre daha az etkili oldugu gösterilmistir (15-16). Overgaard ve arkadaslarinin yaptigi bir çalismada kalsitoninle yeni fraktür olusma hizinda azalma saglandigi bildirilmistir (17). PROOF çalismasinda ise vertebral fraktür hizinda kontrol grubuna göre %30luk bir azalma saptandigi raporlanmistir. Hejdova ve arkadaslarinin 50 postmenopozal kadinda yaptigi bir yillik çalismada 18 kadina kalsitonin, 32 kadina alendronat tedavisi verilmistir. Alendronatla 1 yilin sonunda hem lomberde hem de femurda istatistiksel olarak KMYde artis saglanirken (p0.05) (18). Burada sunulan çalismada postmenopozal osteoporozlu kadinlarda alendronat ve kalsitoninin 2 yillik tedavilerinin KMY üzerine olan etkilerini arastirmak ve bu etkileri karsilastirmak amaçlandi. Sonuç olarak, alendronat tedavisi hem lomberde hem de femurda ilk yilda ikinci yila göre daha fazla etkili olmustur. Ilk yilda lomberde istatistiksel olarak belirgin anlamli düzelme olurken (p<0.001), ikinci yilda da düzelme oldu ancak bu iyilesme hizi ilk yila göre daha az olarak saptandi (p<0.05). Alendronatla femurda yine ilk yilda belirgin gelisme olurken ikinci yilda bu düzelme istatistiksel olarak belirgin degildi. Kalsitonin tedavisi ile ise ikinci yildaki düzelme birinci yila göre daha belirgindi. Bu iki tedaviyi karsilastirdigimizda alendronatin kalsitonine göre lomberde istatistiksel olarak daha belirgin iyilesmeyi sagladigini saptadik. Femurda bu iyilesme farkliligi istatistiksel olarak belirgin olmasa da daha fazla oldugunu gördük. Sonuç olarak, burada sunulan çalismanin sonuçlari bu konuda yapilan çalismalarla benzer bulunmustur. Alendronat, kalsitonine göre KMY sonuçlarini özellikle lomberde daha fazla etkilemektedir. Sonuçta postmenopozal osteoporozda özellikle lomber vertebrada kemik kaybi olmaktadir.