GIRIS VE AMAÇ
Osteoporoz (OP), düsük kemik kütlesi ve kemik dokunun mikromimarisinde bozulma sonucunda kemik dokunun kirilganliginda artis ile karakterize sistemik, metabolik bir hastaliktir (1,2). Kemik döngüsündeki denge, yasamin 3. dekadina kadar yapim lehineyken, daha sonra yikim lehine olmaya baslar. Yasin yaninda, kisinin egitiminin ve mesleginin kemik miktari üzerinde etkili oldugu çesitli çalismalarda vurgulanmaktadir (3). Vücut agirliginin kemik mineral yogunlugu üzerine etkisi ise açik degildir (4,5). Kemik metabolizmasinin bozulmasina bagli olarak hastalarda çesitli klinik semptom ve bulgular görülür. En belirgin olani sirt ve bel agrisi yaninda ilerleyen yasla paralel sirtta kifoz artisi ve boy kisaligidir (6).Osteoporozun tanisinda öykü, fizik muayene, laboratuvar incelemeleri yaninda çesitli görüntüleme yöntemleri de kullanilmaktadir. Görüntüleme yöntemlerinden kemik mineral yogunlugunun ölçümüne yönelik, dual veya single foton ve x-ray absorbsiometre, kantitatif tomografi, mikrokesit Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) ve ultrasonografik ölçüm gibi tekniklerden yararlanilmaktadir (7,8,8,9). Kantitatif ultrasonografik (KUS) ölçüm, osteoporoz tanisi ve kirik riskinin degerlendirilmesinde kullanilan ve konvansiyonel ölçümlere alternatif bir yöntemdir (10,11). Maliyetinin düsüklügü, cihazin tasinmasinin kolayligi, radyasyona maruz kalinmamasi ve ölçüm süresinin kisaligi gibi nedenlerle günümüzde tarama amaçli olarak birçok yerde siklikla kullanilmaktadir (12,13). Ultrasonografik dalgalar kemik dokudan geçerken korteks ve trabekülde titresime neden olur. Kemigin fiziksel ve mekanik özellikleri yayilan dalganin seklini, yogunlugunu ve hizini degistirir. Ölçümlerde ses hizi-speed of sound (SOS), yaygin ultrason zayiflamasi-Broadband Ultrasound Attenuation (BUA) ve bunlarin birlesimi olan Quantitative Ultrasound Index (QUI / Stiffness) gibi parametreler kullanilmaktadir (14). Bu son parametre referans bilgilerle karsilastirma açisindan oldukça faydalidir. Ultrasonografik ölçümün güvenilirligi, kullanilan parametreye, bölgeye ve sisteme göre degisiklik gösterir. Bu alanda birçok kesitsel çalisma yayinlanmistir (13,14,15,14,15,16). Bu çalismada pre ve postmenopozal kadinlarda kantitatif ultrasonografik ölçüm degerleri ile, agri ve demografik özellikleri arasindaki iliskinin arastirilmasi amaçlandi.
MATERYAL VE METOD
Çalismaya bir gün içinde hastaneye basvuran 40 yas üzeri, kemik metabolizmasini etkileyebilecek herhangi bir hastaligi olmayan veya ilaç kullanmayan 100 gönüllü kadin dahil edildi. Bunlardan ölçüm yapilamayan 8 tanesi çalisma disi birakildi. Istatistiksel degerlendirme geri kalan olgularda gerçeklestirildi. Hastalarda asagidaki parametreler sorgulama ile degerlendirildi.1- Demografik özellikler:a) yas dekadlari (yil): 1- besinci dekat (40-49), 2- altinci dekat (50-59), 3- yedinci dekat ve yukarisi (60 ve yukarisi)b) vücut kitle indeksi (VKI: toplam vücut agirligi-kg/ boy uzunlugu-m2 )c) meslek (1- ev hanimi, 2- emekli, 3- memur, 4- diger )d) egitim düzeyi (1- ilkokul, 2- ortaokul, 3- lise, 4- üniversite)2- Agri:a) agri varligib) süresi (yil)c) yeri (1- boyun-üst ekstremite, 2- sirt-bel-alt ekstremite, 3- diger)3- Kantitatif ultrasonografik ölçüm Hologic Sahara Clinical Bone Sonometer cihazi ile yapildi. Degerlendirilmelerde SOS ve BUA ile bunlarin birlesimi olan stiffness parametreleri kullanildi. Stiffness ve BUA’nin ortalama degerleri alindi. Bu degerler diger parametrelerle karsilastirildi. Çalisma boyunca ultrasonagrofik ölçümlerin gerçeklestirildigi gün bir fantom kullanilarak kalite kontrol ölçümleri yapildi. Bunlar ölçülen parametrelerin güvenilirligini gösterdi.Istatistiksel analiz SPSS 10.0 for Windows programi kullanilarak yapildi. Parametrik verilerin ortalama ve standart sapmasi, parametrik olmayan verilerin sikligi hesaplandi. BUA ve stiffness ortalamalari açisindan gruplar Mann-Whitney U testi ile karsilastirildi. Korelasyon analizinde Pearson testi kullanildi. P degeri 0.05’ten küçük, korelasyon sabiti (R) 0.31 ve üstü ise anlamli olarak kabul edildi.
BULGULAR
Olgularin yas gruplarina göre dagilimi Tablo 1’de verilmistir. Olgularin 24 (%26.1)’i premenopozal, 68 (% 73.9)’u postmenopozal dönemde idi. Premenopozal olgularin ortalama VKI’i 27.7 ± 7.3 kg/m2 ve postmenopozal olgularin ise 29.1 ± 4.6 kg/m2 idi. Olgularin 8 (%8.7)’ü emekli, 73 (%79.3)’ü evhanimi, 8 (%8.7)’ü memur ve 3 (%3)’ü diger meslek gruplarindandi (Tablo 2). Pre ve postmenopozal olgularin egitim düzeylerine ait dagilimi Tablo 3’de gösterilmektedir. Pre ve postmenopozal olgularin demografik özellikleri homojendi. Istatistiksel olarak anlamli farklilik bulunmadi.Premenopozal olgularin 24 (%100)’ünde, postmenopozal olgularin 57 (% 83.8)’inde agri vardi (p=0.061). Ortalama agri süresi premenopozal olgularda 4.5 ± 2.7, postmenopozal olgularda ise 4.2 ± 4.1 yil idi (p=0.701). Agri yerinin olgulara göre dagilimi Tablo 4’te verilmistir (p=0.091). Her iki grupta agri açisindan istatistiksel anlamlilik saptanmadi.KUS ile yapilan ölçümde BUA ortalamasi premenopozal olgularda 67.9 ± 13.5, postmenopozal kadinlarda 60.0 ± 15.8 idi (p=0.026). Stiffness ortalamasi ise premenopozal olgularda 91.2 ± 13.6, postmenopozal kadinlarda 80.1 ± 17.6 idi (p=0.013).
Bu ölçümde olgularin BMD ortalama degerleri 0.457 ± 102g/cm2 (premenopozal olgularda 0.501, postmenopozal olgularda 0.441), T skoru ortalamasi ise -1.133 ± 0.912 (Premenopozal olgularda - 0.75, postmenopozal olgularda - 1.30) olarak bulundu.Yas arttikça BUA ve stiffnessin azaldigi saptandi (2).Agrisi olan ve olmayan olgular arasinda stiffness ve BUA ortalamalari açisindan farklilik saptanmadi (p>0.05) (Tablo 5).Egitim düzeylerine göre gruplar arasinda stiffness ve BUA ortalamalari açisindan farklilik saptanmadi (p>0.05) (Tablo 6).Agrinin lokalizasyonuna göre gruplar arasinda stiffness ve BUA ortalamalari açisindan farklilik saptanmadi (p>0.05) (Tablo 7).
TARTISMA
Osteoporozda yas, cinsiyet ve irk, kemik kütlesi ve kirik riski açisindan en güçlü belirleyicilerdir. Yasin ilerlemesi ile hem kadin hem de erkeklerde kemik kaybi artmaktadir. Genellikle maksimum kemik kütlesine 25-30 yaslari arasinda ulasilmaktadir. Ulasilan bu maksimal kemik kütlesi 40 yasina kadar korunur. Kirk yasindan sonra kemik kütlesinde fizyolojik bir azalma baslar. Ilerleyen yasla birlikte kemik kütlesi kaybi artmaktadir (17). Bizim çalismamizda olgularin tümünde, KUS parametreleri yas ile ters orantili bulunmustur. Olgularimizin % 73.9’u menopozda idi. Altinci dekad ve yukarisinda olan olgu orani % 60.9 olarak bulundu (Tablo 1). Postmenopozal dönemde KUS ile yapilan ölçümde BUA ortalamasi 60.0 ± 15.8 ve stiffnes ortalamasi ise 80.1 ± 17.6 olarak bulundu (p=0.013). Bu degerlerin regresyon analizlerinde yas artisi ile birlikte KUS degerlerinin azalma gösterdigi bulundu. Yapilan çalismalarda da yas ile kemik mineral yogunlugu arasinda negatif bir korelasyon oldugu gösterilmistir (18). Osteoporoz, erkeklerde kadinlara oranla daha az görülmektedir (19). Bunun nedenleri arasinda, erkeklerdeki kisa yasam beklentisi, iskelet gelisimi sirasindaki yüksek kemik kütlesi orani ve kemik yikimini hizlandirici menopoz esdegeri bir durumun olmamasi sayilabilir (20).Vücut agirligi iskelet üzerine mekanik yük bindirerek kemik yogunlugunu etkilemektedir (21). Vücut agirligi ile kemik mineral yogunlugu (KMY) arasinda tutarli ve dogru bir baglanti bulunmaktadir (22). Ancak kalça kirigi, düsük vücut agirligi olanlarda daha yaygindir. Obez yapili olanlarda kirik oraninin düsük olmasinin nedeni, yag dokusunun bir yastik görevi yapmasi ve yagli dokudaki adrenalin ve androjenlerden östrojen üretilmesidir (1). Bizim çalismamizda VKI, premenopozal olgularda 27.7 ± 7.3 kg/m2 ve postmenopozal olgularda ise 29.1 ± 4.6 kg/m2 olarak bulundu. Bu degerler yas ve boya göre fazla kilolu kategorisinde idi. KUS degerleri ile VKI ölçümleri arasinda istatistiksel açidan iliski saptanmadi.Osteoporozda akut agri olusum nedeni kiriktir. Kirik, vertebra korpusu, femur basi, radius basi ve pelviste olabilir. Vertebranin kompresyon kiriginda agri çogunlukla bir vertebra üzerine lokalizedir ve çok siddetlidir. Osteoporozda görülen kronik agri, osteoporoz nedeniyle olusan vertebra kiriklari sonucunda bozulan vertebral kolon statigi nedeniyle olusur. Spinal kanal darligi veya degisken statik nedeniyle intervertebral foramenlerin daralmasi etken olabilir (23). Ancak ileri derecede osteoporozlu kisilerde postürün bozulmasi, kas ve ligamanlardaki gerginlige bagli olarak agrilara yol açabilir.Premenopozal olgularimizin tamaminda ve postmenopozal olgularin % 83.8’inde agri yakinmasi tespit edildi. Agri süresi her iki grupta ortalama 4 yilin üzerinde idi. Agri lokalizasyonu degerlendirmesinde sirt-bel-alt ekstremite agrisi olanlarin orani premenopozal kadinlarda % 29.2 ve postmenopozal kadinlarda % 13.2 olarak bulundu. Olgularimizda agri yakinmasi belirgin olmasina ragmen lokalizasyonu, osteoporoz tanisi açisindan uygun lokalizasyon göstermemekteydi. KUS degerlerinden BUA ortalama 62.2 ± 15.4 ve stiffnes ortalama 83.6 ± 17.2 olarak saptandi. Bu sonuçlardan kemik mineral yogunlugu ölçümleri ile agri arasinda bir iliski olmadigi ortaya konuldu.Ettinger ve ark’nin, yaslari 65-91 arasinda degisen 610 kadin üzerinde yaptiklari çalismada, kemik mineral yogunlugu azalmasi ile agri ve disabilite arasinda iliski olmadigi bildirilmistir (24). Yapilan bazi çalismalarda ise vertebralardaki ileri derecede deformitenin, agri ve disabiliteye yol açabilecegi belirtilmistir (25,26). Özdemir ve ark’nin yaptigi bir çalismada yasam tarzlarinin ve egzersiz aliskanliklarinin postmenopozal dönemde kemik mineral yogunlugu üzerine etkisi incelenmis ve kisilerin egitim düzeyi ile kemik mineral yogunlugu degerleri arasinda pozitif bir korelasyon tespit edilmistir (27). Yine ayni çalismada kisinin çalisip çalismadigi, çalisiyor ise isinin agirliginin risk faktörü tasiyip tasimadigi da degerlendirilmis ve emekli kadinlarin KMY degerleri ev hanimi olanlardan daha yüksek düzeyde bulunmustur. Bu çalismada KMY ölçümlerinde DEXA kullanilmistir. Bizim çalismamizda egitim durumu ve meslek ile KUS ile ölçülen KMY degerleri arasinda bir iliski bulunmadi. Bu konuda çok tutarli veriler olmasa da, kisilerin egitim düzeyinin artmasi yaninda, aliskanliklarinin ve yasam tarzlarinin degistirilmesi osteoporoz üzerinde etkili görünmektedir. Sonuç olarak çalismamizda, yas arttikça BUA ve stiffness’in azaldigini ve agrisi olan ve olmayanlar arasinda BUA ve stiffness açisindan farklilik bulunmadigi, agrinin yeri açisindan yine ayni degerler ortalamasi arasinda farklilik olmadigini saptadik. VKI ve meslek ile egitim durumu açisindan da KUS parametreleri anlamli bir korelasyon göstermiyordu. Osteoporoz ve kirik için yüksek risk tasiyan bireylerin belirlenmesi, toplum sagliginin korunmasi ve bu alanda yapilan harcamalarin azaltilmasi açisindan faydali olacaktir. KUS’la yapilan ölçümün daha genis popülasyonda ve çok merkezli, karsilastirmali çalismalarda duyarliliginin ve özgüllügünün saptanmasi gereklidir.