Giris
Romatoid artrit (RA), eklem hasari, erozyonlar ve deformitelere neden olabilen, kronik, enflamatuvar bir hastaliktir (1). RA’li hastalarda sistemik ve periartiküler osteoporoz sik görülmektedir (2). Osteoporoz kirik riskini, morbidite ve mortalite oranlarini arttirmaktadir (3,4). Genel kemik kaybinin etyopatogenezinde, kronik enflamasyon, kemik yikimina neden olan sitokinlerde artis, kemik kaybini etkileyebilen glukokortikoid gibi ilaçlarin kullanimi, fiziksel yetersizlikler gibi çesitli faktörler etkili olmaktadir (5-7). Günümüzde osteoporoz, kemik mineral yogunlugunun (KMY) dual enerji X-ray absorptiometri (DXA) ile ölçülmesiyle belirlenmektedir (4). Kemik kütlesini ve KMY’yi etkileyen bir çok faktör bulunmaktadir (8). Bu faktörler arasindaki önemli bir etken vücut agirligidir. Vücut agirligi büyük ölçüde, yag kütlesi, kas ve kemik kütlesi tarafindan olusturulmaktadir. Bu nedenle vücut kompozisyonunun KMY degerlerini etkiledigi düsünülmektedir. Ancak yag miktari ya da kas kütlesinden hangisinin KMY’yi daha çok etkiledigi kesin olarak belli degildir. Ayrica fiziksel aktivitelerin de vücut kompozisyonunu ve KMY degerlerini etkiledigi bilinmektedir. Douchi ve arkadaslari (9) sedanter kadinlarda vücut yag kütlesinin daha fazla oldugunu ve bunun da egzersizli kadinlardan farkli olarak KMY ile korele oldugunu rapor etmistir. RA gibi hastanin fiziksel aktivitelerini etkileyebilen ve dizabiliteye yol açabilen hastaliklarda da vücut kompozisyonu etkilenebilir. RA’da KMY degerleri birçok çalismayla arastirilmistir. Çalismalarin çogunda hem bölgesel hem de total KMY degerleri saglikli kontrollere göre daha düsük olarak bulunmustur (2,3,4,5,3,4,5,6). Bu KMY degerlerine yag miktari ya da kas kütlesinin etkileri de göz önünde bulundurulmalidir. Saglikli kisilerde vücut kompozisyonu ile KMY arasindaki iliskiyi arastiran çok sayida çalisma olmasina karsin (9-11), RA’da bu sayi oldukça sinirlidir. RA’da vücut kompozisyonunu arastiran çalismalar ya karisik yas grubundaki kadinlari ya da postmenopozal dönemdeki kadinlari içermektedir (12,13). Premenopozal RA hastalarindaki durum ise yeterince arastirilmamistir. Oysa bazi faktörler yasamin belirli dönemlerinde KMY’yi diger dönemlere göre daha fazla etkileyebilir. Bu nedenlerle bu çalisma premenopozal dönemdeki RA hastalarinda vücut kompozisyonu ile bölgesel KMY degerleri arasindaki iliskiyi arastirmak için düzenlenmistir.
Gereç ve Yöntemler
American College of Rheumatology (ACR) kriterlerine (14) sahip 23 premenopozal RA hastasi ile 31 premenopozal dönemdeki saglikli kadin bu çalismaya dahil edildi. Çalismaya katilan tüm bireyler çalisma protokolü hakkinda bilgilendirildi ve Helsinki Deklerasyonuna uygun sekilde yazili onamlari alindi. RA hastalari ve saglikli kontrollerden menopozda olanlar, mensturasyon düzensizligi olanlar, sigara kullananlar, alkol bagimliligi olanlar, kemik kütlesini etkileyebilecek glukokortikoid, methotrexate, oral kondraseptif, tiroid hormonu, antikonvülzan gibi ilaçlari önceden ya da halihazirda kullananlar, agir fiziksel egzersiz yapanlar çalismaya dahil edilmedi. Vücut agirligi ve boy ölçülerek vücut kütle indeksi (VKI) hesaplandi (kg/m2). KMY ve vücut kompozisyonu parametreleri DXA ile ölçüldü (DXA, Hologic QDR-4500W, S/N 48403). Çalismada bölgesel KMY (üst ekstremiteler ve alt ekstremiteler), L1-L4 lomber omurga, femur boynu ve total vücut KMY’si, analiz edildi. Bölgesel (üst ekstremiteler ve alt ekstremiteler) ve total kas ile yag kütleleri, vücut yag yüzdesi de yine DXA ile belirlendi. Istatistiksel analiz Windows programinda SPSS 10.0 paket programiyla düzenlendi. Gruplar arasi karsilastirmalarda Mann-Whitney U testi kullanildi. KMY degerleri, vücut kompozisyonu ve klinik parametreler arasindaki korelasyonlar Pearson ve Parsiyel korelasyon testleriyle analiz edildi. p<0,05 degerleri istatistiksel olarak anlamli kabul edildi.
Bulgular
RA hastalari ve saglikli kontrollerin demografik özellikleri ve KMY degerleri Tablo 1’de gösterildi. RA hastalarinda tüm bölgelerdeki KMY degerleri saglikli kontrollere göre göre anlamli derecede daha düsüktü. Gruplar arasinda VKI skorlari, kas kütlesi, yag kütlesi ve vücut yag yüzdesi açisindan anlamli bir fark yoktu (5). Tablo 2’de RA hastalarindaki bölgesel KMY degerleri ile demografik ve klinik veriler arasindaki korelasyon sonuçlari gösterildi. VKI skorlari ve vücut agirligi, tüm bölgelerdeki KMY degerleriyle pozitif yönde koreleydi. Hastalik süresi ve HAQ skorlari ise bölgesel KMY degerleriyle negatif koreleydi.Tablo 3’te RA hastalarindaki bölgesel KMY degerleri ile vücut kompozisyonu parametreleri arasindaki korelasyon bilgileri verildi. Total vücudun ve alt ekstremitelerin KMY degerleri, bölgesel ve total kas kütlesiyle koreleydi. Buna ek olarak, solda alt ekstremite ve femur boynu KMY degerleri, alt ekstremite yag kütlesiyle de koreleydi.Tablo 4’te parsiyel korelasyon sonuçlari gösterildi. RA hastalarinda alt ekstremite KMY degerleri, vücut agirligina göre düzeltme yapildiktan sonra bile bölgesel kas kütlesiyle pozitif koreleydi. Ancak hastalik süresi ve HAQ skorlari dikkate alindiginda korelasyon kayboluyordu.
Tartisma
Bu çalismada RA hastalarinda saglikli kontrollere göre, lomber omurga, femur boynu, bölgesel ve total KMY degerlerinin tümünde anlamli bir azalma tespit edildi. RA hastalarinda KMY degerlerini arastiran çok sayida çalisma bulunmaktadir. Bu çalismalarin çogunda RA’li hastalarin lomber omurga, femur boynu ve distal radiyus bölgelerinde kontrollere göre daha düsük kemik kütlesine sahip olduklari rapor edilmistir (2,3,4,5,3,4,5,6). Azalmis KMY degerleri, in flamatuvar sitokinler, hastalik aktivitesi, dizabilite, kullanilan ilaçlar gibi birçok faktöre baglanmistir (15,16). Bizim çalismamizda gruplar arasinda kas kütlesi, yag miktari ve vücut yag yüzdesi açisindan anlamli bir fark bulunamadi. RA’da vücut kompozisyonunu arastiran çalismalarda çeliskili sonuçlar bildirilmistir (12,13,13,14,15,16,17,13,14,15,16,17,18). Bu farkliliklarin muhtemel nedenleri, çalismalardaki vakalarin yasam stili, gida alimi, menopoz durumlari ve yas dagilimlarindaki heterojenlik olabilir. Bizim çalismamiza vücut kompozisyonu ve KMY degerlerindeki menopoz etkilerini dislamak amaciyla premenopozal dönemdeki kadinlar dahil edilmistir. Bu çalismada alt ekstremitenin ve tüm vücut kas kütlesinin; alt ekstremite, femur boynu ve total KMY degerleriyle korele oldugunu tespit ettik. Üstelik bu iliskiler vücut agirligindan da bagimsizdi. Sahin ve arkadaslarinin (19) 51 postmenopozal dönemdeki RA hastasinda yaptiklari bir çalismada da total kas kütlesinin femur boynu ve total KMY degerleriyle korele oldugu rapor edilmistir. Ijuin ve arkadaslarinin (20) bir çalismasinda ise premenopozal kadinlarda vücut kas kütlesiyle alt ekstremite, tüm vücut ve pelvis KMY’leri arasinda anlamli bir iliski bulunmustur. Bu iliski postmenopozal kadinlarda tespit edilememistir. Bizim sonuçlarimiz Matsuo ve arkadaslarinin (21) bölgesel kas kütlesiyle bölgesel KMY degerleri arasinda anlamli bir korelasyonu gösterdikleri raporlarla da uyumludur. Fiziksel aktivitenin erkeklerde kadinlardan, premenopozal dönemde de postmenopozal dönemden daha fazla oldugu bilinmektedir. Fiziksel aktivite erkeklerde oldugu gibi premenopozal kadinlarda da kas kütlesini ve KMY’yi arttirmaktadir (20,21,22,21,22,23). Yürümeyle en çok etkilenen, vücut agirligini da tasiyan, alt ekstremitelerin kas kütlesidir. Yürümenin kalça KMY degerlerini arttirdigi da bilinmektedir (24,25). Bu nedenle, alt ekstremitelerin kas kütlesi, agirlik bindirme ve kemiklere yapisma yerlerindeki biyomekanik etkiler nedeniyle KMY degerlerine katkida bulunabilir. Giles ve arkadaslari (26) tarafindan son zamanlarda yayinlanan bir çalismada RA hastalarinda vücut kompozisyonu parametreleriyle dizabilitenin iliskisi arastirilmistir. 197 hastanin dahil edildigi çalismada dizabilite HAQ skorlariyla ölçülmüs ve HAQ skorlarinin bölgesel yag ve kas kütleleriyle korelasyon gösterdigi rapor edilmistir. Çesitli yas gruplarina ait kadin ve erkek RA hastalarinin dahil edildigi bu çalismada bölgesel KMY degerleri incelenmemistir. Bizim çalismamizda HAQ skorlari degerlendirilmis ve bu skorlarin vücut kompozisyonu yaninda bölgesel ve total KMY degerleriyle de iliskisi incelenmistir. HAQ skorlarinin, femur boynu ve bölgesel KMY degerleriyle negatif korelasyona sahip oldugu bulunmustur. HAQ hasta fonksiyonlarindaki degisikliklere duyarli bir fonksiyonel dizabilite indeksidir (27). HAQ ölçümleri, üst ve alt ekstremite fonksiyonlarini da sorgular. Bu nedenle, yüksek skorlarla belirlenmis alt ekstremite fonksiyonlarindaki yetersizlik, bölgesel KMY’de azalmaya katkida bulunabilir. Ilginç olarak, hastalik süresi yalnizca alt ekstremite ve femur boynunun KMY degerleri ve kas kütlesiyle negatif korele bulunmustur. RA’da eklem hasarinin ve kemik kaybinin genelde erken evrelerde, özellikle de hastaligin ilk 1-2 yili içerisinde meydana geldigi bilinmektedir (5). Genellikle ilk ve en yaygin tutulan eklemler, el bilekleri ve parmak eklemleridir (1). Alt ekstremite büyük eklemleri siklikla daha geç etkilenmektedir. Bu nedenle artmis hastalik süresi, alt ekstremite kas kütlesinde atrofiyle sonuçlanabilir. Buna bagli olarak da, femur boynu ve alt ekstremite KMY’si azalabilir. Ek olarak, yürüme gibi alt ekstremite büyük eklemlerini etkileyebilen fiziksel aktivitelerde azalma da KMY’deki azalmaya katkida bulunabilir. Sonuç olarak, RA’li premenopozal kadinlarda tüm bölgelerdeki KMY degerleri saglikli premenopozal kadinlara göre anlamli derecede düsüktür. Vücut kompozisyonu parametreleri ise iki grup arasinda anlamli degildir. Alt ekstremite ve total vücut kas kütlesi, alt ekstremitenin, femur boynunun ve tüm vücudun KMY degerlerini etkileyebilen faktörlerdir. Bu konunun klinik anlamini açiklamaya yönelik daha kapsamli çalismalara ihtiyaç bulunmaktadir.