2021 yılı 3. sayıda “Postmenopozal Osteoporoz Tedavisinde Denosumabın Etkinliği: Bir Yıllık Takip, Tek Merkezli Çalışma” adlı çalışmayı özenle okudum ve çalışmada yer alan maddi hataların bilimsel literatürü yanıltmaması ve meta-analizlerde hatalı bilgilerin yer almaması için bu mektubu yazıyorum (1).
Tüm dünyada yaşlanan nüfusun artması ve beraberinde gelişebilecek kırık riskleri nedeniyle önemli bir sağlık sorunu halini alan osteoporozun tedavisinde denosumab onaylanmış ilk monoklonal antikordur (2). Nükleer faktör-kappa-beta ligandının reseptör aktivatörüne bağlanır ve bunu inhibe ederek anti-rezorbtif etki gösterir (3). 2010 yılında Gıda ve İlaç Dairesi (Food and Drug Administration) tarafından onaylanan ilaç üzerinde yapılan çalışmalarda denosumabın kemik mineral yoğunluğunu (KMY) artırdığı ve kırık riskini azalttığı gösterilmiştir (4,5).
TRDizin’de denosumabla ilgili araştırma sayısı 27 olup Türkiye’de az sayıda çalışma mevcuttur. Osteoporozda kullanılan denosumab ile ilgili çalışma sayısı daha azdır. Türkiye’de yapılan bu çalışma osteoporozda kullanılan denosumabın etkinliği ile ilgili kıymetli çalışmalardan biridir. Bununla birlikte bu çalışmada gözden kaçan maddi hatalar mevcuttur.
Bu çalışmada denosumabın lomber, kalça total ve kalça boyun bölgesinde KMY oranlarında gr/cm2 miktarlarında artış olduğu belirtilmektedir ve bu durum hem sayısal hem de grafiksel olarak gösterilmektedir (Tablo 4 ve Şekil 1) (1). KMY artış oranları sırasıyla %17, %26 ve %12 olarak ifade edilmektedir. Literatürde ise bu çalışmada da belirtildiği gibi 10 yıllık Freedom çalışmasında bu oranlar lomber bölgede %21,7, total kalçada %9,2, femur boyunda %9 olarak saptanmıştır (6).
Ancak tablo ve şekilleri incelediğimizde KMY’yi gr/cm2 olarak sırasıyla lomber, total kalça ve kalça boyun olarak aldığımızda %18,4; %23, %3,6 olarak bulunması gerekirdi. Özellikle femur boyundaki KMY’nin yanıltıcı olarak çok yüksek bulunması hem bu çalışma açısından hem de meta-analizlere konu olması açısından önemlidir.
Türkiye’de denosumab ile alakalı çalışmaların sayısı baz alındığında bu çalışmanın önemi daha da artmaktadır. Özellikle osteoporoz tedavisinde kullanılan denosumab ile ilgili Türkiye’deki çalışma sayısı oldukça azdır. Bu tarz çalışmaların teşvik edilmesi ve daha fazla sayıda yapılması ümidi taşıyarak, çalışmalardaki maddi hatalar üzerinde dikkatli olunması gerekir. Çünkü bu çalışmalar literatüre katkı sağlamaktadır ve bilim geçmişteki bilgileri baz alarak ve üstüne koyarak ilerler. Bu sebeplerden ötürü çalışmalardaki hataların ve düzeltmelerin belirtilmesi çok önemli olup bilimin gelişmesine ve eklenerek ilerlemesine neden olur.